Basın Açıklamasına, İzmir Tabip Odası, İzmir Dişhekimleri Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası İzmir Şubesi, Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası İzmir Şubesi, Genel Sağlık İş Sendikası İzmir Şubesi Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası İzmir Şubesi, Dev-Sağlık İş Sendikası İzmir Şubesi, Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası İzmir Şubesi, İzmir Aile Hekimleri Derneği, İzmir Aile Sağlığı Çalışanları Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İzmir Şubesi, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği İzmir Şubesi, Türkiye Aile Hekimleri Derneği İzmir Şubesi temsilcileri ve üyeleri katıldı.
Açıklamaya İzmir Baro Başkanı, DİSK, KESK, Birleşik Kamu İş, Kent Konseyleri ile siyasi parti temsilcileri de destek verdi.
İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Nuri Seha Yüksel, yaptığı açıklamada hükümetin pandemi yönetimini eleştirerek ''Dünya da pandemi başladı, biz seyrettik sonra bizim ülkemize hiç gelmeyecek gibi sadece seyrettik. Pandemi ülkemizde ilan edildi biz hazırlıksız bir şekilde yakalandık. Pandemi ile mücadele başladı maske bulamadık. Sokaklar boş kaldı herkes evlerine kapandı. Bu esnada ölümü göze alarak pandemiyle özveriyle mücadele eden sağlık çalışanlarını kaybettik. Tam 553 sağlık çalışanımızı kaybettik. Ölüm nedenlerine covid 19 yazılmadı, yazdırmak için mücadele ettik. İnsanlar eve kapandı herkes pandemi ile mücadele etmeye çalıştı ama bu süreci yönetemediler. Pandeminin ikinci yılında burada toplandık. Bu ağır kayıplarımızın sorumlularını biliyoruz demek için buradayız’' dedi.
Sağlık bileşenleri adına basın açıklamasını okuyan İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Lütfi Çamlı ise pandemi döneminde resmi rakamlara göre 95 binin üzerinde vatandaşın vefat ettiğini ancak gerçek rakamın 250 binin üzerinde olduğunu söyledi.
''EKSİK, TUTARSIZ, YANLIŞ SALGIN YÖNETİMİ''
Türkiye'nin salgını en ağır yaşayan ülkelerden olduğuna dikkat çeken Çamlı şu şekilde konuştu;
''Dünya Sağlık Örgütü’nün koronavirüs pandemisini ilan ettiği ve Türkiye’de ilk COVID-19 vakasının açıklandığı 11 Mart 2020’den bu yana iki yıl geçti. On dört buçuk milyon vakayla dünyada dokuzuncu sırada yer alan Türkiye salgını en ağır yaşayan ülkelerden. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı resmi rakamlara göre bile vefat sayısı 95 binin, gerçek rakamlar ise 250 binin üzerinde. Salgın değil algı yönetimine çalışıldı. Salgından başarı hikayesi çıkarıp siyasi rant hedefiyle politikalar üretildi. Salgının başlarında maske sıkıntısı yaşanırken, devamında aşılar vatandaşlarla zamanında buluşturulamadığı gibi aşı tereddüdüne neden olacak söylemler ile aşı karşıtlığının da önü açıldı. İlk günden beri gerçekleri gizleyen ve çarpıtan, yanlış yürütülen sağlık politikaları hayata geçirildi. Eksik, yanlış, tutarsız salgın yönetimi hayatları karatmaya devam etti. Alınmayan önlemler, uygulanmayan tedbirler ve bilim insanlarının, meslek örgütlerinin, uzmanlık derneklerinin, sağlık emek örgütlerinin uyarılarına kulak tıkandı. Temel, zorunlu, acil mal ve hizmet üreten işler dışında bütün işlerde çalışmanın durdurulması ve ekonomik destek çağrılarına rağmen “Çarklar dönecek, üretim sürecek” ısrarı ile salgın devam etti. Destek sermayeye, açlık emekçiye düştü. Salgın tabii ki bitecek. Bu günlere nasıl gelindi kısa özeti budur. Sorumluları biliyoruz! Biliyoruz ve unutmuyoruz. Unutmuyoruz ve affetmiyoruz''
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |