KESK'e bağlı Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) üyeleri, satışı için Körfez ülkeleriyle görüşmelerin sürdüğü Alsancak Limanı önünde toplanıp basın açıklaması yaptı. BTS İzmir Şube Başkanı Erdal Akyol'un okuduğu basın açıklaması şöyle:
Yıllardır uygulanan neoliberal politikalarla, ülkemizin köklü kamu kurumları özelleştirme dayatmasıyla özel sektöre devredilmiştir. Yetkililer tarafından her defasında "yerli ve milli" vurgusu yapılmasına rağmen, ülkemizin önemli kurumları küçültülerek özelleştirme zeminine hazırlanmıştır. Üzülerek görüyoruz ki bu özelleştirme furyasının son kurbanı, kentimizle özdeşleşmiş kurumlardan birisi olan ve yurt dışına açılan kapılardan birisi olan Alsancak Limanıdır. Yabancılara verilenler, ucuza gidenler, ihalesi yargıdan dönenler, alıcılarının almaktan vazgeçtikleri ile Türkiye limanları, yıllardır sermayenin işgali altında. Türkiye, 1997 yılında limanlarını özelleştirmeye başladı. O tarihten bugüne, ülkemizin en önemli limanlarında devlet kontrolü özelleştirme süreci nedeniyle gevşerken, devredilen limanlarda kontrol tamamen sermayeye geçti. Limanlarda uygulanan özelleştirme politikaları nedeniyle Türkiye, yüz milyonlarca dolar maddi zarara uğrarken, limanların devredilmesi nedeniyle gerçekleşen stratejik kayıplar da cabası. Devleti ve milleti zarara uğratarak patronları zengin etmek için elinden gelen çabayı göstermekten geri durmayanlar, yoksulun, yetimin, işçi sınıfının ve asıl mal sahibi olan tüm vatandaşların hakkını yiyorlar. Geleceğimizi Satıyorlar.
İktidarları döneminde üretmekten uzak olan AKP Hükümeti, fabrika, liman, sanayi tesisleri, termik santraller, maden işletmeleri, araziler, arsalar başta olmak üzere yurttaşın alın teri ile yapılan her şeyi özelleştirme adı altında haraç mezat satmıştır ve de satmaktadır. Ekonomi yönetimi ve yargı bağımsızlığı tartışma konusu olan ülkemize yabancı yatırımcılar gelmeyince, iktidar seçim sonrası yönünü yine Körfez’e çevirmiştir. Seçimden sonra uygulanan acı reçeteleri yerel seçimler öncesinde biraz olsun hafifletmek için çalmadık kapı bırakmayan iktidar, körfez ülkeleriyle görüşerek gözünü bir kez daha İzmir Alsancak Limanı’na dikmiştir. Özelleştirme, geçmişte ulusun ortak servetiyle inşa edilmiş varlıkların özel sektöre satılması, elde edilen gelirin yeniden özel sektöre transferi, geçmişi talan etmek anlamına gelmektedir. Özelleştirmeler, Kamu İktisadi Teşekkülleri’ni (KİT) atıl durumdan kurtarmak adına, hizmetin kalitesini ve verimliliğini arttırma amacıyla yapılıyor gösterilse de, asıl amaç, tüm kamu mallarının, güçlü ulusal ve ulus ötesi sermayeye peşkeş çekilmesidir. Bu yolla da, ulus devletlerin ve yerel toplulukların kendi ekonomik, sosyal ve çevresel gelişmelerini biçimlendirme olanaklarının ellerinden alınmaktadır.
Limanların satılması demek üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'nin denizlerde başta ekonomik olmak üzere her türlü iddiasından vazgeçmesidir. Liman özelleştirmelerinin yol açtığı kamu zararının maddi boyutunun dışında, stratejik açıdan daha büyük bir kayıp söz konusu. Limanlar hem kıyı güvenliği, hem ülkenin giriş kapısı olmaları hem de iç bölgelerle bağlantıda sanayi ve ticaret açısından kilit rol oynamaları nedeniyle büyük önem taşıyor. Özelleştirmelerle birlikte, devlet limanların hem stratejik hem de ekonomik rolünü kullanmaktan vazgeçiyor ve her türlü kontrolü sermayeye bırakıyor. Şimdiye kadar özelleştirilen veya özel şirket haline dönüştürülen kamu kurumlarının tamamında çalışanlar mağdur edilmiş özlük haklarında büyük kayıp yaşanmıştır. Havuza alınarak farklı şehir ve kurumlarda çalıştırılan memurların sosyal düzenleri bozulmuş, gönderildikleri kurumlarda ihtiyaç fazlası personel olarak uzmanlık alanları dışında çalıştırılıp, mobbinge maruz bırakılmıştır. İşçi statüsünde çalışanlar iş güvencelerini, kadrosuz veya taşeron olarak çalışanlar ise işlerini kaybetmiştir. Dış ticaret yükünün yaklaşık yüzde 87’si denizyolu ile taşındığı düşünüldüğünde, deniz taşımacılığının ve limanların önemi daha da belirginleşmektedir. Bu gerçeğin devlet yöneticileri tarafından bilinmesine karşın, bu avantajın kamu adına değerlendirilmesi yerine, limanların, sermaye tekellerine özelleştirilerek terk edilmeye çalışılmasını anlamak pek mümkün değildir.
Ülkemizde hiçbir kamu kurumunun zarar iddiası gerçekle örtüşmüyor. Kurumlar zarar etmiyor zarar ettiriliyor. Yıllardır bir kuruş bile yatırım yapılmamıştır limanlara. TCDD limanlarında eski ekipman ve cihazlarla çalışma günümüzde de devam etmekte ve bir nevi zarar ettirilmesi için özellikle çaba harcanmaktadır. Limanlara yetersiz yatırım yapılması ve özellikle belli kuruluşların alt birimi olarak görülmesi, bu kuruluşların; örneğin TCDD’nin limanları üvey evlat görmesi neticesinde limanların zarar ettirildiğini söylemek pek yanlış olmayacaktır. 2004-2012 döneminde, TCDD’ye bağlı limanların gelirlerinin giderlerini büyük oranda karşıladığı, hatta TCDD’nin diğer işletme faaliyet zararlarının da karşıladığı görülmektedir. Kısaca, limanların zarar ettiği için özelleştirilmesi gerektiği savı, gerçekle örtüşmemektedir. 8 bin 333 km’den fazla kıyı şeridiyle, üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemiz, global taşımacılık faaliyetlerinin büyük bir bölümünün gerçekleştirildiği deniz taşımacılığı alanında, doğal bir avantaja sahiptir. Aynı zamanda limanlar devletin yurt dışına açılan kapılarıdır. Bu kapıları sermayadarlara hele hele yabancılara hiç teslim edemezsiniz. Bunun için de Limanların özelleştirilmesi Devletin İntiharıdır. Buradan Liman çalışanlarına sesleniyoruz. İşinize ekmeğinize çocuklarınızın geleceğine sahip çıkın. İzmirlilere ve Türkiye Kamuoyuna sesleniyoruz. Özelleştirmelere karşı hep birlikte tepki verelim. Çocuklarımızın geleceğine Ülkemizin geleceğine sahip çıkalım. Ferman Reisin ise Meydanlar da bizimdir.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |