İzmir Adliyesi A protokol kapısı girişinde yapılan 2019- 2020 adli yıl açılışı törenine; İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre, İzmir Adli Yargı Komisyon Başkanı İbrahim Korkmaz, İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, İl Emniyet Müdürü Hüseyin Aşkın, hakim, savcı ve avukatlar katıldı. Atatürk Anıtı'na çelenk bırakılmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Daha sonra tören, adliye içinde devam etti.
"Bir adalet düşüncesinin, bir adalet idealinin çatısı altındayız. Yalnız avukatlar olarak değil, hakimleri, savcıları ve avukatlarıyla, sacayağının bütün parçaları ile buradayız. Bu sacayağından herhangi bir bileşenin eksilmesi halinde adaletin gerçekleşmeyeceği, yurttaşların adalete olan inancının sarsılacağı ve beklentilerinin karşılanmayacağı tartışmasız. Şimdi tarihe not düşmek için bir kısım hatırlatmalar yapacağım" diyerek konuşmasına başlayan Baro Başkanı Yücel, şöyle devam etti:
TEHLİKE ALTINDAYIZ
"Bu yeni adli yılda, 2019’un Tehlike Altındaki Avukatlar Günü'nün, ülkemizdeki avukatlara ithaf edildiği bir mesleğin temsilcisi olarak karşınızdayım. Bize son dönemlerde nasılsınız diye sorduklarında, cevabımız 'tehlike altındayız' oluyor. Önce avukatların tehlike altında olma durumunu sona erdirmek lazım. Çünkü avukatlar olmadan, bağımsız yargı olmadan, adaletin sağlanabilmesi mümkün değil. Ama yalnızca kendimiz için burada değiliz elbette. Mesela sokaktaki vatandaşın hakları için buradayız, seçim sandıklarında hakları gasp edilenler için, verdikleri oy sandığa yansımadığında, oyları karşılığını bulmadığı için mücadele eden insanların sesiyiz. 10 Ekim’de katledilen barış savunucularının sesiyiz. Soma’da yerin yüzlerce metre altında yakılan işçilerin sesiyiz. İş cinayetlerine kurban edilenlerin sesiyiz. Kadın sığınma evlerinde sekiz binden fazla kadının bulunduğu bir ülkede, her gün sokakta katledilen kadınların, ölmek istemiyorum diyerek çığlık atan kadınların sesiyiz. Ayşe Paşalı’nın, Şule Çet’in, Münevver Karabulut’un, Özgecan’ın, Emine Bulut’un ve isimsiz binlerce kadının... İstismara uğrayan çocukların sesiyiz. Onların haklarını korumak için buradayız. Aladağ’da yakılan çocukların sesiyiz aynı zamanda. Çünkü bütün yurttaşların aslında adaletten alacakları var. Bu sacayağının bir parçası olarak bizler, gerçekleri söylemekte, sonuna kadar gerçeğin ardına düşmekte kararlıyız. Avukatlar olarak bunu yapacağız. Ama şunun da farkındayız; yargıçlarımız ve savcılarımız olmadan, hep birlikte mücadele etmeden, önce kendimizi özgürleştirmeden, başkalarını özgürleştirebilmemiz mümkün değil."
BAŞARABİLİRİZ
Yücel, hakimlere ve savcılara şu ifadelerle seslendi: "Bu ülkeyi demokratik, bu ülkeyi laik, bu ülkeyi hukuka ve insan haklarına saygılı bir ülke haline getirebiliriz. Bunu en baştan, biz başarabiliriz. Çünkü keyfilikleri, hukuk dışında denetleyebilecek bir başka mekanizmaya sahip değiliz. Bunu başarabiliriz, bunu yapabiliriz, yapacağız. İnanıyorum. Yeni bir adli yıl başlıyor. Dün yaşadıklarımızdan daha az sorunla karşı karşıya değiliz. Biz istiyoruz ki, yarın bu adliyenin çatısı altına giren her yurttaş, buradan adaletli bir kararla çıkabileceğinin farkında olsun. O yüzden yargının diğer kurucu unsurlarına, sevgili hakimlerimize, sevgili savcılarımıza sesleniyorum: Bu ülkeyi demokratik, bu ülkeyi laik, bu ülkeyi hukuka ve insan haklarına saygılı bir ülke haline getirebiliriz. Bunu en baştan, biz başarabiliriz. Çünkü keyfilikleri, hukuk dışında denetleyebilecek bir başka mekanizmaya sahip değiliz. Bunu başarabiliriz, bunu yapabiliriz, yapacağız. İnanıyorum."
15 TEMMUZ VURGUSU
Daha sonra kürsüye gelen İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Güre de 5 Ocak 2017'de PKK'lı teröristler tarafından İzmir Adliyesi'ne yönelik saldırıda şehit olan polis memuru Fethi Sekin ile mübaşir Musa Can'ı anarak, konuşmasına başladı. Güre, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimini hatırlattığı konuşmasında, şunları kaydetti:
"Yakın zamanda İzmir Adliyesi'ne düzenlenen terör saldırısında büyük kahramanlık örneği göstererek, adliyedeki çok büyük facianın önlenmesini sağlayan şehit Fethi Sekin ve Musa Can kardeşimizi anıyorum. Ruhları şad olsun. Yargı görevini yerine getirirken şehit olan yargı mensuplarımızın da ruhları şad olsun. Yaşadığımız çağ o kadar çok hızlı değişmekte ki yargı bunlara yetişmek, bunlara ayak uydurmak için büyük çaba göstermektedir. Yargı bir sacayağı. Bu sacayağının birbirine ihtiyacı var. Birbirinin gücüne, desteğine ihtiyacı var. Biz kavga değil, dayanışma için varız. Biz sürtüşme için değil birlikte fikir üretmek, Türk yargısını ayağa kaldırmak daha ileriye götürmek için varız. Bunun için yargı paydaşları ve yargı dışındaki kurumlarla her türlü işbirliği ve dayanışmaya hazırız. Türk yargısı 15 Temmuz'da büyük kahramanlık örneği göstererek, yargı tarihinde görülmemiş tavır sergileyerek, demokrasisine ve devletine sahip çıkmıştır. Bu irade hala ayaktadır. Bundan sonra da daima ayakta kalacaktır. Bu bilinçteyiz. Bu sorumluluk altında devletin ve toplumun yargıdan beklentilerinin farkındayız. Bu farkındalık hem değişime uymak hem dayanışma içinde olmak hem birlikte hareket etmek hem de çağa ayak uydurmak gibi birçok sorumluluğu gerektiriyor. Bu sorumluluk sadece yargının üç paydaşı için değil, devletimizin tüm kurumlarının üzerinde olan bir yükümlülüktür. Bu bilinçle hareket ederek, yargının tüm paydaşları ve devletimizin tüm kurumların yetkililerine seslenmek istiyorum. İzmir'de yargıyı hep beraber gelin onurlu ve saygın bir yere taşıyalım. Toplum ve devlet bizden bunu beklemektedir." Konuşmaların ardından resim sergisinin açılışıyla tören, sona erdi.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |