İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarını eleştiren Akşener, “Erdoğan'a göre Türkiye'de hiçbir sorun yok, milletçe Şirinler Köyü'nde yaşıyoruz” diye konuştu.
Akşener'in konuşmasından satır başları:
KIRIMOĞLU ÇAĞRISI
''Hepimizi gururlandıran bir gelişmeyi, sizlerle paylaşmak istiyorum: Polonya Parlamentosu; Dünya Türklüğünün ve Kırım'ın sembol ismi, ömrü sürgünlerde, zindanlarda, mücadeleyle geçmiş değerli büyüğüm, Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu'nun, Nobel Barış Ödülü'ne, aday gösterilmesi için karar aldı. Polonya parlamentosunun aldığı kararı, İYİ Parti olarak, büyük memnuniyetle karşılıyoruz. İstiyoruz ki; Biz de, Türk Milleti'nin yegâne hafızası, milletimizin kutsal çatısı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde alacağımız, benzer bir kararla destek olalım. Kahramanımızı, Nobel Barış ödülüne aday gösterelim. Bizim için siyaset üstü olan böyle özel bir konuda, tüm siyasi partilerin desteğini bekliyor, grup başkanlıklarını, gerekli adımları ivedilikle atmaya davet ediyorum.
ÇANAKKALE ZAFERİ
İki gün sonra yani 18 Mart muhteşem tarihimizin destansı bir durağı olan Çanakkale Zaferimizin yıl dönümü. Çanakkale bir ruhtur. İnanmışlığın, kahramanlığın, bağımsızlığın vücut bulduğu bir ruhtur. Kurtuluş Savaşı’nın tohumları Çanakkale’de ekilmiştir. Gazi Mustafa Kemal’i Türk Milleti’ne Çanakkale armağan etmiştir. Medeniyet yolunun taşlarını yalnızca cesurlar döşer. Çanakkale işte o cesaretin ta kendisidir. AK Parti iktidarının akıl ve bilimden uzak, Cumhuriyet değerlerimizle de sorunu olan yönetim anlayışı, hele Atatürk’le de sorunlarını bir türlü çözemediler, artık iyice hastalıklı bir hal aldı.
“BEŞTEPE SOKAĞINDA KABUS”
Üstün liyakatli kadroların elinde ekonomimiz can çekişiyor. 6 aydır öve öve bitiremedikleri rekabetçi kur masalı gelinen noktada adeta bir korku filmine dönüştü. Beştepe sokağında kabus. Bay krizin nobellik teorisini model alan bu model hem Nas ile hem de ittifakın minik minik ortağının hayallerini süsleyen Çin görünümlü Bangladeş modeliyle de uyumluydu. Peki ne oldu? Bu modele geçiş üzerinden 6 ay geçti. Faizler düşmedi. Bir tek Merkez Bankası faizi düştü. Faiz lobileri bayram etti. Türk lirası değersiz hale gelince ihracatımız arttı ama ithalatımız daha da fazla arttığı için bu hiçbir işe yaramadı. Daha az miktarda malı daha fazla para ödeyerek ithal ettik. Bırakın cari fazlayı, en fazla açığı verdik. Enflasyon düşmedi. AK Parti’nin iktidarı devraldığı dönemin enflasyonundan daha yüksek enflasyonla karşı karşıyayız. Üretici fiyat enflasyonu yüzde 100’ün üzerinde, tüketici ise yüzde 50’nin üzerinde. Ekonomik büyüme ise yavaşlama sinyalleri veriyor.
TÜRK TELEKOM TEPKİSİ
İşte Sayın Erdoğan'ın fantastik dünyasında her şey bu sistemle işliyor. Yani, bırakın sorunlarımızı çözmeyi daha sorunlarımızın varlığını bile, kabul etmiş değiller. Bu kafayla attıkları her adım da maalesef milletimizin ve memleketimizin zararına sonuçlanıyor. Nitekim, bunun son örneğini, Cumhuriyet tarihinin, en büyük vurgunlarından biri olan, Türk Telekom'da gördük. 90'lı yılların ortasında, 25-30 milyar dolar arasında, değer biçilen Türk Telekom'un, yüzde 55'ini, ailece muhabbet kurdukları, Lübnan'lı Hariri'ye ‘Özelleştirme yapıyoruz, yabancı sermaye giriyor.” tezahüratları eşliğinde, 6 buçuk milyar dolara sattılar. Hariri, gözlerinin önünde Türk bankalarından kredi kullandı. Gıklarını çıkarmadılar. Sözleşme gereği söz verdiği hiçbir yatırımı yapmadı. Dönüp tek bir laf etmediler. Türk Telekom'un kârını cebine indirdi. ‘Sen ne yapıyorsun?’ demediler. Cumhuriyet tarihinin en büyük soygununa bilerek ve isteyerek göz yumdular. Soygun bitmedi. Sözleşme 2026 yılında sona ereceği için hisseler 2026 yılında zaten ücretsiz olarak devlete geçecekti. Onlar ne yaptı? 2026’yı beklemediler, Varlık Fonu’na 1 milyar 650 milyon dolara çaktılar. Yani milletin kesesinde 24.5 milyonu daha zarar hanesine yazdılar.
“GÜNAHTIR GÜNAH, KUL HAKKIDIR, HARAMDIR HARAM!”
Hani ‘İki ayyaş’ diye hakaret ettikleri bu ülkenin kurucu lideri Atatürk ve yakın arkadaşı İnönü var ya… Cumhuriyet yeni kurulmuş. Fabrikalar yapmaya çalışıyorlar. Fakirliği ortadan kaldırmaya gayret ediyorlar ama elbette savaştan çıkmış bir ülkede yokluk var. O devrin bakanlarının çocuklarına Amerikan bezi verilirmiş. İnönü’nün ailesine de tabii veriliyor, hepsine veriliyor. Bakanların eşlerinin bir kısmı Amerikan bezi denilen kumaşı boyamakta bir kısmı da dikmekte usta. Bu ne biliyor musunuz? Yokluğu paylaşmak, yoklukta birlikte olmak. Vatandaşımda ne eksikse ben de fazla olamaz demek. Okullarda parlak, zeki çocukların Gazi’nin maaşından ayırdığı parayla okutulduğunu biliyor musunuz? Buna karşı 5,10,15 maaşlar… Sarayda sefa sürenler… 18 yaşında oğlunu uyuşturucu bulaşmasın diye gayret eden kadınlar… Günahtır günah. Kul hakkıdır, haramdır haram. Canları ne istiyorsa söylediler hoş gördük. Atatürk’le Sultan Abdulhamit Han’ı karşı karşıya getirdiler. Her ikisi de bu ülkenin modernleşmesi için en önemli kurumları açmış iki kişi. Yaptığınız o iğrenç dizilerle Abdulhamit Han’ı ne hale düşürdünüz. Tarih bilgisinden yoksun tipler. Her birinize 100 sayfa tarih, Türkçe, coğrafya okumanızı öneriyorum. Felsefeyi mantığı söyleyemem akılları yetmez.''
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |