Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, günlerden bir gün bir berber bir berbere, gel beraber bir berber dükkanı açalım demiş.
Diğer berber; ''Tabii, neden olmasın? Sen de berbersin ben de, iyi bir fikir bu!'' demiş..
İki berber, beraber bir berber dükkanı açmış, ilk birkaç günden sonra dükkanları müşterilerle dolmaya başlamış..
İki berber her gece geç saatlere kadar çalışıp dükkanlarını kapattıktan sonra, yaptıkları işin ne kadar doğru bir şey olduğunu, güçleri birleştirmekle kazancın nasıl arttığını konuşup alın terlerinden paylarına düşeni masrafları çıktıktan sonra sevinçle bölüşürlermiş. Çok mutlularmış.
Mutlu olan sadece kendileri değilmiş, evdeki eşleri, istediği oyuncak hemen alınan çocukları, ikide bir sıkışıp para istemeyen bir oğlu olduğu için babaları, yüzleri güldüğü için huzur dolan anneleri ile keyifli koca birer aile olmuşlar..
Birinin adı Ahmet, diğerininki Hasan’mış..
Günler aylar hızla gelip geçerken bir gün berber dükkanının önüne Ferrari marka beyaz bir araba yanaşmış. İçinde de gepegenç pasparlak, şişman bir çocuk. Hemen ardındaki siyah takım elbiseli, rayban gözlüklü iri yarı adamlar arabanın kapısını açmış, çocuk inmiş.. Hasan ile Ahmet birbirine bakarak; ''Bu kadar zengin ve korunan biri olduğuna göre bu önemli kişi olsa olsa bir bakanın ya da büyük bir iş adamının çocuğu olmalı!'' diye konuşurlarken genç çocuk dükkanın kapısını açıp içeriye girmiş..
-Sizi çok methettiler, traş olmaya geldim, yalnız fazla zamanım yok! demiş..
Dükkanda sıra bekleyen müşterilerden bazıları ”Tabii buyurun siz önemli birine benziyorsunuz, önemli işleriniz vardır, biz size sıramızı seve seve verebiliriz” diyerek mırıldanmaya başladıkları anda Ahmet sinirlenip araya girmiş;
-Anlıyoruz, bizi metheden arkadaşlarınıza da teşekkür ediyoruz fakat gördüğünüz gibi sıra bekleyen müşterilerimiz var, onların da zamanları değerli ve onların da işleri var, sizi akşam üzeri saat 4’de memnuniyetle tıraş edebiliriz!.. demiş.
Genç çocuk bunun mümkün olmadığını ve hemen tıraş olması gerektiğini, bunun karşılığında 20 TL olan tıraş ücreti yerine 500 TL vereceğini ve haftada en az 3 gün gelip aynı ücreti ödeyeceğini anlatırken Hasan dayanamayıp elindeki minderle koltuğu silkeler halde;
-Buyurun bayım,artık sizin berberiniz benim, bu müşterimin işi bitti, diğerleri de biraz beklemekle sanırım pek bir şey kaybetmezler!.. diyerek genç adamı berber koltuğuna omuzlarından nazikçe tutarak oturtmuş..
Tıraş bittiğinde gerçekten de 500 TL ödeme yapılınca Hasan ” Teşekkür ederim efendim, yine bekleriz efendim, onur duyduk efendim, sağ olun efendim” diye diye arabanın kapısına kadar eşlik ettiği yeni, zengin genç müşterisini uğurlamış..
1 kişiden 25 kişilik tıraş parası alan Hasan olanlara inanamayıp seviçle bağırmış;
-Ahmet şuna bakar mısın? Şu paraya bakar mısın? 1 kişi, hem de önemli bir kişi bizi arayıp buluyor, tıraş olmak için ısrar ediyor, karşılığında 500 TL verip memnuniyetle ayrılıyor ve haftada 3 gün geleceğini söylüyor! Bu Allah’ın bir lütfu, biz ne doğru işler yapmışız!
Fakat o an Ahmet'in olanlara pek de sevinmediği dikkatini çekmiş. Neden sevinmediğini sorduğunda ise Ahmet, işlerin zaten iyi olduğunu, bizi bugünlere getirenin o genç züppe değil, az önce bize kırılıp dükkanı terk eden müşterilerin olduğunu, yaptığını onaylamayıp bu paradan da hak istemediğini söylemiş..
Hasan biraz düşündükten sonra elindeki para ile yapabileceklerinin hayaline kapılıp Ahmet’in dediklerine pek de kulak asmadan o gün eve erken gideceğini, çok yorulduğunu ve her gün eve geç saatlerde gittiği için çocuklarla zaman geçirmeyeli uzun zaman olduğunu söyleyerek dükkandan ayrılmış.. O gece Hasan’ın evindeki şenlik,sokağın diğer ucundan dahi sabaha dek duyulmuş..
Buna hakkı olduğunu düşünen Hasan o gece bir değişiklik olması için bir de güzel kafayı çeker.. Sabah işe biraz geç kalmanın ne zararı olacağını, kırk yılda bir eğlenmeye herkesin hakkı olduğunu düşünerek sızdığı yatağından kalktığında saatin kaç olduğunu görüp hızla dükkana koşar.. Ortağının geç kalmasından dolayı asılmış yüzünü pek de umursamadan sorar:
-Ahmet kolay gelsin, benim zengin müşterim uğramadı inşallah değil mi?
-Hayır.
-Ohh iyi bari korktum birden. Ama zaten haftada 3 gün gelecekti demek ki yarın gelecek..
O sırada kendisini bekleyen müşterilerinden izin isteyerek yorgun olduğunu, kahvesini içip ancak ondan sonra tıraşa başlayacağını söyleyip bir de sigara yakar..
Ertesi gün her şeyin rutine döndüğü bir anda beyaz Ferrari ve siyah takım elbiseli iri yarı adamlar dükkanın önünde belirir. Hasan Ahmet’e bakarak;
– Bak beğenmediğin müşterim geldi, sen şimdi uğraş dur bütün gün.. Ben bu işi bitirir giderim, sen akşama kadar çalışsan da benim kazandığımı kazanamazsın.. Hiç akıllı değilsin!
diyerek bir yandan da genç zengin müşterisine gülücüklerle hoş geldin deme telaşına düşer..
Tıraş bitiminde genç adam tıpkı geçen seferki gibi yine 500 lira verip üzerine 200 TL’lik banknotlardan oluşan 10 bin TL daha uzatır.
– Sevdim seni Hasan, iyi adamsın.. Al bu para senin 1 aylık ücretin, her seferinde para alışverişi olmasın, sen de bir eksiğini gider.
diyerek dükkandan ayrıldığında Hasan şaşkınlıktan yeni, zengin, önemli müşterisini uğurlamayı dahi unutur..
Genç adam Hasan’ın bu haline gülümseyerek arabasına biner ve süratle uzaklaşır.. Tıpkı söylediği gibi haftada üç gün gelen, sonradan isminin Mehmet olduğunu öğrendiği yeni, zengin, önemli müşterisine günlerden bir gün dayanamayıp sorar;
-Çok özür dilerim Mehmet Bey, siz ne iş yapıyorsunuz?
-Bir bankam var..
-Öyle mii? İnanamıyorum!
-Neden inanamıyorsun, bunda şaşılacak ne var? Gel seni de kar ortağı yapayım.
-Mehmet Bey ben bir berberim, bir berber bir bankanın kar ortağı nasıl olabilir, bu görülmüş duyulmuş bir şey değil, çok şakacısınız hah hah hah!
-İşte böyle düşündüğünüz için bir şey olamıyorsunuz.. Benim bankamın ortakları arasında kimler olduğunu bilsen böyle gülmezdin!
Mahçup olan berber Hasan, gerçekten de bazen insanın ayağına gelen fırsatları böyle teptiğini, bunun Allah tarafından kendisine sunulmuş önemli bir fırsat olabileceğini düşünerek;
-Kimler var? diye sorar..
-Kimler olacak? Senin gibi emeğiyle çalışıp hakkını alamayan, ama bir gün kısa yoldan mutlaka zengin olacağına inanan ne kadar çiftçi, esnaf, ezilmiş, borçlu ve zor durumda olan yurtsever varsa hepsi ortağım. Tam 80 bin ortağım var benim! Artık onlar da çok para kazanıyorlar. Birlikte Avrupa’nın en büyük çiftliklerini yapıyoruz.Tabii bu başarımızı hazmedemeyen Londra’dan tehditler de alıyoruz, dış güçler bizimle uğraşıyor ama korkmuyoruz! Yalnız bir kırmızı çizgimiz var Hasan Kardeş, o da Kudüs! Eğer senin de kırmızı çizgin Kudüs ise hiç durma, gel sen de bize katıl, durma, hemen kazanmaya başla!
İşte tam o an Hasan kendisine bahşedilen, o ana dek hiçbir yakını tarafından duyulmamış ilahi güçte bir sesle ”KUDÜS KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR!!!” diyerek öyle bir bağırır ki, Mehmet bile korkudan yerinden sıçrar! İşitme engelli bir müşteri ayağa fırlar, Ahmet eli titreyip tıraş ettiği müşterisinin suratını keser, korumalar silahlarına davranır, komşu esnaf çarşı karıştı sanıp yardıma koşarken Hasan ellerini havaya kaldırıp kırdığı tıraş lambasını dahi fark etmemiş halde gözyaşlarını silmek için izin ister.. Sakinleşip kendine gelince, Mehmet Bey’in kulağına eğilerek usulca sorar;
-Bu iş için kaç para lazım Mehmet Beyciğim?..
Mehmet başını ”beni anlamıyorsun” dercesine iki yana birkaç kez salladıktan sonra;
-Bir tavuk alacak paran var mı?
-Var tabii!
-O halde ortaksın!
-Sizden aldığım 10 bin TL de var..
-Oh harikaa!
-Hanımın bilezikleri var
-Mükemmelll
-Dükkanın yarı hissesi benim, evim kendimin gerekirse satarım memlekete feda ederim! Kredi çekerim, kayın pederimin evi de var istesem verir.. Yeterli mi?
-Süper!!
-Bak Hasan kardeş, bu işin sınırı yok, bir tavuk alırsan her gün bir yumurta kazanırsın, iki tavuk alırsan iki yumurta.. Ama sen istersen koyunlar inekler alır her gün cep telefonundan sağacağın tonlarca sütü satar kısa zamanda zengin olursun, tercih senin!..
Tercih senin!
TERCİH SENİN!!
Tercihhhhh seninnn! Tercihhhhh SENİNNNN!!!
TEEERCİİİİHHH SENİİİİİİİİİİİNNNNNNN!...
* * *
Yazar:
Bu ses Hasan’ın kafasında yankılanmaya başlayalı uzun zaman oldu.. 8 aydır belediyeye ait bir bankta sabahtan akşama dek oturur ve ara sıra kimsenin anlam veremediği bir şekilde ”TERCİH SENİİİNN” diye bağırır, kendisini tanımayanlardan sigara ister, çocuklarının getirdiği yemeği yemez.
Ahmet her zamanki gibi işine gücüne bakıp çoluk çocuğunun rızkına çabalıyor, bir ortağı olmadığı için artık kazancı daha iyi.
Mehmet Bey mi? O da iyi. Yurtdışında bitcoin ile yeni bir banka kuracakmış.
Tercih onun...
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |