Mehmet Sepil, 2014 yılında Göztepe'yi devraldığında, "Çocukluğum kulüp binasının etrafında geçti. 20’li yaşlarda ileride yapmak istediğim işleri yazsaydım, Göztepe başkanlığı belki de ilk sırada yer alırdı. Göztepe'ye hizmet etme şansı bulduğum için çok şanslıyım. Amacımız dünya takımlarıyla yarışacak bir Göztepe" demişti...
Gelinen noktada kısa sürede hedeflerin büyük çoğunluğuna ulaşan bir Göztepe gördük..
2. Lig'de aldığı Göz-Göz'ü önce 1. Lig'e oradan da Süper Lig'e çıkararak 14 yıllık özlemi bitirdi..
Takım, son üç yıldır mücadele ettiği Süper Lig'de rakiplerin çekindiği, Avrupa'yı hedefleyen bir konuma geldi...
Gürsel Aksel Spor ve Sağlıklı Yaşam Merkezi kapılarını açarken, kulübün 96 yıllık hayali gerçek oldu...
Yaptıklarını anlatmaya bu köşe yetmez ama kısaca özetlediğim bu başarılar bile Sepil'in kulübün tarihine adını altın harflerle yazdığını belgeler nitelikte...
İşte o Sepil, bugün Türk futbolu ve Anadolu kulüpleri için de bir umut haline geldi. Nasıl mı?
Sepil'in Kulüpler Birliği Başkanı olması, sözde büyükler ile Anadolu kulüpleri arasındaki uçurumun kapanması anlamında çok güçlü bir sinyaldir. Yardımcılarının da Alanyaspor Başkanı Hasan Çavuşoğlu ve Sivasspor Başkanı Mecnun Odyakmaz olduğunu hatırlatalım.
Her ne kadar Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor başkanlarının aralarındaki anlaşmazlık sonucu oluşsa da mevcut tablo tam olarak Anadolu hakimiyeti olarak yorumlanabilir...
Şimdi gelelim asıl konumuza: Şampiyonlar Payı...
Kulüplerin geçen sezon bu ad altında yayın gelirinden aldıkları paralar şöyle:
Galatasaray 22 şampiyonluk: 72.6 milyon TL.
Fenerbahçe 19 şampiyonluk 62.7 milyon TL.
Beşiktaş 15 şampiyonluk 49.5 milyon TL.
Trabzonspor 6 şampiyonluk 19.8 milyon TL.
Bursaspor 1 şampiyonluk 3.3 milyon TL.
Yukarıdaki tablo Süper Lig'de haksız rekabetin kanıtıdır. Bu para böyle dağıtılmasının amacı taraftar sayısı yüksek ve yayın gelirine daha fazla katkı sağladığı düşünülen takımların kollanması mantığına dayanıyor.
Göztepe'nin taraftar sayısının bu kulüplerden aşağı kalır yanı olmadığını herkes biliyor. O zaman bu işte bir yanlışlık var.
Burada sistemi sorgulamak gerekiyor. Dünyada doğduğu, yaşadığı şehrin takımı dururken başka bir yerin takımını tutan bir kişi bulamazsınız.
Bizdeki durum ise tamamen Osmanlı kültürü. Yani Saray ve İstanbul kültürü...
Yıllardır süren, 'Her şey İstanbul'dan yapılmalıdır' anlayısı bizi buraya getirdi. O kültürün sonucu olarak medya, kurumlar, siyasi figürler kısacağı her şey onlara çalışıyor.
Bu düzen değişmeden, Türk futbolu düzelmez.. Buradaki hata yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya değil.
Seyirciye kendi şehrinin takımını tutmadığı için kızmamak lazım. Sistem onu bu noktaya getiriyor. Düzenin yukarıdan aşağıya değişmesi lazım.
Gerçekçi olmak gerekirse bu değişim kısa sürede pek mümkün görünmüyor. Ancak Mehmet Sepil'in Kulüpler Birliği Başkanı olması önemli bir adımdır.
Belki yakın zamanda bu 'Şampiyonlar Payı' saçmalığı tartışmaya açılabilir... Tabi ku bu işi sadece Mehmet Sepil'in üstlenmesi doğru değil.
Anadolu kulüplerinin 'Birlik' olması bu tartışmayı başlatabilir!
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |