İzmir'de kent gündemini uzun süredir meşgul eden bir konu var. Bayraklı sırtlarına kurulan, 2060 yataklı devasa şehir hastanesi... 2013'te temeli atılmasına, 2014 yılında atılan temelin bir kez daha atılmasına, önce 30 ay, sonra 36 ayda tamamlanacağı açıklanmasına rağmen halen bitirilemeyen bir şehir efsanesi... İşçilerin sağlıksız çalışma koşullar ve ücretlerini alamadıkları gerekçesiyle pekçok kez yaptığı eylemlerle de duyduk bu hastanenin adını. Ancak son günlerde, özellikle ulaşımının zorluğu, kent merkezindeki 5 hastanenin bu "efsane"den kaynaklı olarak kapatılacağı iddiaları nedeniyle daha sık tartışılmaya başlandı.
***
Bu tartışmaların fitilini ateşleyen de önceki günlerde İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger'in bir internet televizyonuna yaptığı açıklamalar oldu. Mimar, mühendisler ve şehir plancıları odalarının ortaya koyduğu net raporlara karşın AKP'li siyasetçilerin pek kabul etmediği, "hastaneye ulaşım sorunu olduğu", "bölgenin günde binlerce hasta, refakatçı ve sağlık çalışanı trafiğini karşılamayacağı" savı da Vali bey tarafından bizzat kabul edilmiş oldu.
Vali bey, hastane için teleferik seçeneğini masaya koyarak, "İkinci bir çevre yolu bizim sorunumuzu çözmez. Mevcut çevre yolu da olağan durumu karşılayamıyor. Teleferik konusunun olabilirliği var. Bazı izinler gerekiyor. Biz o konuda gerekli görüşmeleri yapacağız" dedi.
Bu açıklamaya başta İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray olmak üzere pek çok CHP'li isimden de tepki geldi. Böylesine devasa bir hastane yapılırken niçin insanların buraya nasıl gelip gideceğinin düşünülmediği soruldu.
Çıray, Vali beyin iyi niyetle soruna çare aradığına işaret ederek, "Ne yapılsa boş!" demekle yetindi.
İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak da bölgedeki trafik olanaklarının hastane yoğunluğunu kaldırmayacağının herkes tarafından görüldüğünü belirterek, "O kadar görüyor ki geçen hafta içerisinde sayın İzmir Valisi de bu konuda bir teleferik projesinin varlığından söz etti. Tabii nasıl bir projedir, hacmi nedir, ne kadar insanı taşıyabilir bunları bilmiyoruz. Ama bu beyandan anladığımız kadarıyla bu hastaneye ulaşımda çok ciddi bir problem yaşanacak" dedi.
ANKA'nın mikrofon uzattığı, o bölgede siyaset yapan CHP Bayraklı İlçe Başkanı Didem Gültekin de Çıray'ın ve Kaynak'ın ciddiye almadığı teleferik önerisine "Kalp krizi geçiren bir hasta teleferikle mi hastaneye yetiştirilecek. Belediyelerimizden şunu isteyelim, paraşütle ilgili kurs açsınlar" yorumunu yaptı.
Emin olun bu yorumu İzmir'de yaşayan binlerce insan da yapmıştır.
***
Dolayısıyla bu tepkiler sonrası İzmir Valiliği'nden bir açıklama geldi. Bir nevi Vali beyin açıklamalarını düzeltme anlamında bir metin... Bu teleferik projesinin aslında İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) ait olduğu ve teleferikle hasta taşınmayacağı yönünde bir açıklama... Bir yanda, merkezi hükümetin ukdesindeki bir işi İBB'nin kucağına atma, diğer yanda da kamuoyunda tepki çeken açıklamaya özür hedeflenmiş gibi...
Ancak, İzmir Valiliği'nin bu açıklaması bazı güdümlü basın organları tarafından çok enteresan bir şekilde manipüle edilerek servis edildi: "Yapımı devam eden İzmir Şehir Hastanesi'ne yapılması planlanan teleferik hattı ile ilgili eleştiri yapan CHP Bayraklı İlçe Başkanı Didem Gültekin'e İzmir Valiliği'nden yanıt geldi."
İnanılmaz tuhaf bir habercilik örneği... Oysa ki valiliğin açıklamasında ne bir isim belirtilmiş, ne bir kurum, ne kişi... Üstelik, aynı eleştirileri Çıray, Kaynak, pek çok şehir plancısı, mimar ve mühendis de yapmış. Farklı versiyonlarını Bedri Serter, Deniz Yücel ve çok sayıda CHP'li siyasetçi de dillendirmişken... Hepsi bir kenara konulmuş, Didem Gültekin hedefe oturtulmuş.
İnsan sormadan edemiyor, peki neden? Sesli düşünüyorum, şu yüzden olabilir mi... Bir; valiliğin de işaret ettiği yoldan hareketle, CHP'li siyasetçiler ile teleferik projesi hazırlayan İBB'nin arasını açmak... İki; bu yolla hükümetin ukdesindeki işi İBB üzerinden tartışılır hale getirip herzaman ki gibi 'cambaza bak' demek... Üç; ilçe belediyesi ve ilçe örgütü arasında köprü olarak başarılı bir ilçe başkanlığı portresi çizen, Bayraklı'yı karış karış gezip halka dokunan Didem Gültekin'i tartıştırıp yıpratmak... Dört; önceki seçimlerde bıçak sırtı giden ancak son dönemdeki anketlerde AKP'ye ciddi fark attığı gözlenen CHP'nin Bayraklı'daki yükselişini kırmak... Beş; ağababalarına 'biz her zaman burdayız, görevimizin başındayız' mesajı vermek...
Bilemiyorum tabi.. Kimseyi zan altında bırakmak istemem. Ama bunlar şeytanın 'sor' dediği...
***
İşi çarpıtıp şunu da kimse unutturamaz; sonuç itibariyle ortada açılışı yılan hikayesine dönen devasa bir hastane var. Bu hastaneye ulaşım konusunda ciddi kaygılar ve uzmanların çok net eleşirileri var. Oluşacak nüfus yoğunluğunu bölgenin altyapısının kaldırmayacağı iddiaları var. Kent merkezinde kalan sıvası dökük duvarı çatlak hastanelerin içler acısı hali var. Bu hastaneler ya yıkılırsa diyen kronik hastalar, onkoloji hastaları var. Her geçen gün ülkeyi terk eden doktor ve sağlık çalışanları var. Bu devasa hastanenin içinin doldurulup doldurulamayacağı endişeleri var. Var oğlu var.. Ama tabi onlar için daha önemlisi, Didem Gültekin'in söylediği iki çift söz var... Yemezler efendiler, yemezler...
***
İBB O PROJEYİ HASTANE İÇİN HAZIRLAMADI
Bir küçük not da "teleferik İBB'nin projesi" manevrası için. Evet doğru, teleferik İBB'nin projesi.. Ama, İBB bu projeyi, bilimsel akla dayanmayan, uzmanların uyarıları hiçe sayılarak yapılan şehir hastanesi için hazırlamamış ki... Ulaşımın son derece zor olduğu Bayraklı tepelerindeki mahalleler için düşünmüş. Sonrasında, hastaneyi yapan yolunu düşünmeyince İBB de 'ben acaba bu noktada nasıl bir katkı sunarım' diye hastane bölgesini de çalışmaya dahil etmiş. İBB'nin proje için hazırlanan etüt çalışmalarında Bayraklı sahil, Alpaslan Mahallesi'ndeki Çarşamba Pazar Yeri'nin üstü, Cengizhan Mahallesi'ndeki Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal Parkı'nın yanı ve Şehir Hastanesi içi olmak üzere 4 istasyon planlanmış. 2,5 kilometre de hat belirlenmiş.
Şimdi kabahat hastaneyi yapıp yolu düşünmeyende mi, haklı olarak bunu eleştirende mi yoksa bir nebze olsun yaklaşmakta olan soruna çare üretmeye çalışan İBB'de mi?
Yoksa, 2023'te üstünde sabırsızlıkla tepinmeyi beklediğimiz Lozan'ın gizli maddelerinde mi?
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |