İzmir’in Bergama ilçesinde bulunan Pergamon Antik Kenti, Batı Anadolu’da bulunan en etkileyici tarihi yerleşimlerden biridir. Pergamon isminin zamanla Bergama’ya dönüştüğü anlaşılıyor. Korunaklı kale anlamına gelir. M.Ö 7. yüzyıla kadar uzanan bir tarihe sahiptir. 330 metre yükseklikte bir tepenin üzerinde kurulmuş, aşılması kolay olmayan bir konumuyla dikkat çeker. Dönemin şartları göz önüne alındığında dışarıdan gelebilecek saldırılara karşı muazzam avantajlara sahiptir.
Eski dünyanın güvenlik kaygıları, insanları bu öncelik bağlamında hareket etmeye itmiştir. 330 metre yükseklikte bulunan, kuvvetli surlarla çevrilmiş bir kente saldırmak ve başarılı olmak kolay değildir. Denize yakınlığı, kolay savunulabilir olması, Bakırçay nehri (caicus) ve kolları sayesinde su kaynaklarına yakın olması, Pergamon’un eşsiz birkaç özelliğini açıklar.
Efsanevi kuruluşu, Herakles oğlu Telephos’a dayanır.
Yunanistan'ın Arkadia bölgesindeki Tegeia Kralı Aleos'a bir kâhin, kızı Auge'den doğacak çocuğun dayılarını öldüreceğini söylemiştir. Olympia'ya giderken buradan geçen Herakles, Augea ile karşılaşır, birlikte olurlar ve kız hamile kalır. Bir süre sonra Augea, kâhinin ‘dayılarını öldürecek’ dediği Telephos'u doğurur, kral bunu öğrenince çılgına döner, Telephos'u bir dağa, kızını da bir sandık içerisinde denize bıraktırır.
Augea'nın içerisinde bulunduğu sandık Batı Anadolu kıyılarına ulaşır, Mysia Kralı Teutras kızı görür ve evlat edinir. Diğer yandan oğlu Telephos'u arayan Herakles, onu dağda arslan tarafından emzirilirken bulur. Ne kadar yiğit olacağı burdan belli. Bazı kaynaklarda dağda kazara iki adamı öldürdüğü söylenir. Öldürdüğü adamlar da öz dayılarıdır.
Herakles çocuğu alarak Yunanistan'a götürür ve kendi kralına onu yetiştirmesi için ricada bulunur. Telephos büyümüş, annesini aramak için Anadolu'ya gitmiştir. O sırada Mysia kralı savaşmakta ve oldukça zor durumdadır. Telephos savaşta krala yardım edince, kral da kızı Augea ile onu evlendirmek ister. Ancak düğünlerinin yapıldığı gün anne ile oğul birbirlerini tanımıştır. Annesine kavuşan Telephos, kral ölünce yerine geçmiş ve Pergamon'u kurmuştur.
Büyük İskender’in ölümünden sonra generallerinden Lycimacus’un kontrolüne giren bölge, asıl şahlanışını Phylaterius zamanında yapar. Aslında Lycimacus’un, 9000 talent parasına sahip çıkması için kentte bıraktığı birliğin başında bulunan bir subayıdır. Bu fırsatı iyi değerlendiren Phylaterius, görkemli Pergamon hanedanlığının temellerini atar. Kent, M.Ö 281-133 tarihleri arasında yaklaşık 150 yıl süren Pergamon Krallığı'nın başkenti olmuştur.
Pergamon krallığı nüfuzunu genişleterek Orta Anadolu’da Galatlar'a komşu olur. Daha sonra son kralı 3. Attalos, ölümünden önce Roma’ya miras kalacağını açıklar. 133’te resmen Roma İmparatorluğu'na dahil olur. Sonra Bizans ve Türk dönemi ile devam eder.
Parşömenin icadı...
Pergamon şehrinde icad edilen bir yazı yazma materyalidir. 2. Eumenes zamanında, Mısır’ın papirüs kağıdının ihracatını yasaklaması üzerine, bilgin Plinos tarafından keşfedilmiştir. Koyun, keçi, domuz gibi hayvanların derileri, uzun işlemlerden geçirilerek parşömen elde edilirdi. Papirüse göre daha maliyetlidir. Antik dünyanın ikinci büyük kütüphanesini kuran Eumenes, 200 bin el yazması kitaba sahipti. Romalı komutan Marcus Antonius tarafından ünlü Mısır kraliçesi Kleopatra’ya hediye edilmiştir. Bugün kütüphaneden geriye pek bir şey kalmamıştır.
Akroplis’e (Yukarı şehir) teleferik ile çıkmak mümkün. Çıkarken, kentin kalıntılarını yamaç boyunca görebiliyorsunuz. Şehir büyüdükçe ovaya doğru yayılmıştır. Tabi yukarı şehirde daha çok kamu binaları, tapınaklar ve kral sarayından kalanlar görülüyor. Teraslar üzerine konumlandırılan binalar oldukça görkemli imiş. Üç ana teras oluşturularak zeminin engebeli yapısı giderilmiştir. Alana ilk girildiğinde, solda Pergamon krallarına adanmış kutsal alan (Heroon), Athena kutsal alanı, kütüphane, Trajan Tapınağı, arka tarafta silah depoları ve su kemerleri görülür. Antik dünyanın en dik tiyatrosu...10 bin kişilik bu eser portatif ahşap bir sahne tasarımına sahipti. Tiyatronun batı kenarında hak ettiği yerde Dionysos Tapınağı, agorası ve diğer yapıları ile etkileyici bir kenttir. Bugün çam ağaçlarının gölgesinde temel izlerini görebildiğimiz Zeus Altarı ise kazılar sırasında Almanya’ya götürülmüş. Galatlar'a karşı kazanılan zaferin anısına yapılan bu eser dönemin en etkileyici yapılarından biridir. 2. Eumenes zamanında inşaa edilmiştir.
Bergama ilçe merkezi de görülmeye değer tarihi yapılara ev sahipliği yapıyor. 4. yüzyılın en önemli terapi merkezlerinden biri olan Asklepios bunlardan biridir.
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |