Ege Denizi'nde, 30 Ekim'de meydana gelen ve İzmir'i vuran depremde hasar gören orta hasarlı yapılar için güçlendirme yapılmasına karar verildi. Zorunlu güçlendirmenin yanı sıra birçok daire sakinin de binasını güçlendirmek istediği bilinirken, Yapı Denetim Uzmanı Uğur Oflaz, vatandaşlara uyarılarda bulundu. Yıkımın en fazla olduğu Bayraklı ilçesinde 17 yıl önce güçlendirme çalışması yaptıkları apartmanda konuşan Oflaz, "Güçlendirme, deprem yönetmeliğine göre olası en büyük depremde binanın ayakta kalması ve can güvenliğini sağlanması işlemine deniyor. Ehil eller tarafından güçlendirilmiş binada can kaybı olmaz. Büyük bir depremde çatılar uçar, duvarlar patlar, cam kırılır ama insanlar burnu kanamadan çıkar. Güçlendirmenin amacı da budur. Tüm dünyada bu sistem uygulanıyor. Binaya sadece onarım yapıp buna güçlendirme diyenler ve ısı mantosu yapıp güçlendirme yaptım diyenler var. Bir sıva yapıp adına güçlendirme diyorlar" ifadelerini kullandı.
'GÜÇLENDİRME İŞLEMİNİ KALFA YAPAMAZ'
Güçlendirmenin en önemli elemanının 'mantolama' ve 'perde' olduğunun altını çizen Oflaz, "Orta hasarlı binalarda oturanlar zorunlu güçlendirme yapacak. Az hasarlı binaların da performans analizi yaptırmak gerekiyor. Biz güçlendirme hesabı yaparken binayı yok sayıyoruz ve ona göre yapısal elemanlar ekliyoruz. Güçlendirmenin tek çaresi deprem perdesidir. Yetersiz kolonları da demirli betonla sarıyoruz ve buna mantolama diyoruz. Güçlendirme işleminde en alt kattan en üst kata kadar perde yapılmak zorundadır ve bu perde temele bağlanmak zorundadır. Bunların yanı sıra bu işlemde kesinlikle inşaat mühendisi olmalı. Artık bunu kabul etmemiz gerekiyor. Güçlendirmeyi bir usta veya kalfa yapamaz. İkinci olarak güçlendirme yapı bilgisi ister. Yeni bina gibi planı çizip yaptıramazsınız. Önce temel yapıyoruz ve üst dairelerle işimiz olmuyor. Ardından bodrum ve zemine geçiyoruz. Bir daire ise 15 gün gibi bir sürede güçlendirmeyi yapıyoruz" diye konuştu.
'SIVILAŞMAYA KARŞI TAŞ KOLON'
Zemin sıvılaşmasına karşı zemin ıslahı yapılmasının olmazsa olmaz olduğunun altını çizen Oflaz, "Zemininde su olan her zeminde 'sıvılaşma' olmaz. Bu duruma her yerde rastlamıyoruz. Sıvılaşan zeminlerde deprem esnasında zemin suyu yüzeye çıkıyor ve bina suyun yüzeyinde kalamayınca yapı ya yatıyor ya da çöküyor. Adapazarı'nda da bu durumu yaşamıştık. Oradaki depremin ardından 2 yıl boyunca güçlendirme çalışmalarına izin verilmemişti. Hem belediye hem de üniversiteler birlikte çalışarak sıvılaşmaya karşı nasıl bir önlem alabileceğini tartıştı ve taş kolonlar yapılmaya başlandı. Biz de 17 yıl önce bu binayı güçlendirdiğimizde zemini 15 metre 30 santim çapında kazık çakıp içlerine çakıl bastık. Böylece zeminin yapısını nispeten değiştirdik. Hem de depremde binanın su üzerinde kalmasına engel olduk. Sıvılaşma riski olan yerlerde zemin ıslahı yapılmak zorundadır" dedi.
Isı mantolamasının güçlendirmeyle bir ilgisi olmadığına da değinen Oflaz, "İki tür mantolama var. Birincisi dış cepheye yapılan ve ısı yalıtımı sağlayan mantolama diğeri ise bizim kolon sarmamıza deniyor. Dış cepheye yapılan mantolamanın güçlendirmeyle hiçbir alakası yok. Kolonlara yapılan mantolama da tek başına bir işe yaramaz. Tüm mesele perdelerdir. Örneğin bir binanın yarısına yapılıp yarısına yapılmazsa depremde sağlam olmayan yerler bıçak gibi kesilir" diye konuştu.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |