SONKALEİZMİR-Varyant'taki Şato Kütüphane Bahçesi'nde basın toplantısı düzenleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 5 yıllık görev süresindeki hizmetleri anlattı. Eleştirilere ayrı ayrı yanıt veren Soyer, Büyükşehir Belediyesi'nin mali durumu ile ilgili de bilgiler verdi.
"EŞİM NEPTÜN SOYER'LE İFTİHAR EDİYORUM"
Eşi Neptün Soyer'in başkanı olduğu Köy-Koop üzerinden yapılan eleştirilerle ilgili konuşan Soyer, şunları kaydetti:
"Ocak 2007-2019 arasında 12 yılda 501 milyonluk tarım hayvancılık alımı yapmış. Bu rakam bizim dönemimizde 1.1 milyara çıktı. Bizden önce sadece Tire Süt üzerinden alım yapılıyormuşy biz bunu Köy-Köp üzerinden 42 kooperatife yaydık. Doğrudan kooperatiflerden ürün alması engellendi. Küçük üretici artık Büyükşehir Belediyesi'ne ürün satma konusundaki hakkı ortadan kalktı. Büyük şirketlerin satış yapacakları tablo ortaya çıktı. Birçok soruşturmaya tabi tutuldu Köy-Koop. 2021'de Cumhuriet Başsavcılıklarına verdikleri dosyada 1 milyon 220 bin litre süt almış Büyükşehir Belediyesi., Bunun 170 bin 800 lirası Köy-Koop'a kalmış., 103 bin 333 lirası damga vergisi olarak ödenmiş. 2021 yılında Köy-Koop kasısanıda kalan para 60 bin küsür lira. Litre başına 0.14 kuruşluk tahsilat olmuş. Bunun toplamı 173 bin lira, kalanı da 60 bin küsür lira. Eşim olduğu için söylemiyorum. İlginç bir özelliği var. Senelerdir Köy-Koop'ta yöneticilik yapıyor. Ne bir lira maaş, ne huzur hakkı almamıştır. Bütün hayatını tek kuruş beklemeden köylünün ürününün değerlendirilmesi için harcanmıştır. Onunla iftihar ettiğimi söylemek istiyorum. Eşi benzeri görülmemiş bir gönüllülük taşıyor. Sadece küçük üretici yaşasın diye mücade verdi."
"SUYU YER ALTINDAN ÇEKMENİN MALİYETİ ÇOK YÜKSEK"
İzmir'in Türkiye'nin en pahalı suyunun kullanıldığı şehir olduğu söylemlerine değinen Soyer şöyle devam etti:
"Türkiye'nin en pahalı suyunu layık gördünüz meselesi. İzmir su fakiri bir kent. İzmir'in su kaynaklarının yüzde 60'ı yer altından çıkıyor. Sarıkız Kuyu'ları var, oradan getiriyoruz. Yer altından çekmenin ağır bir maliyeti var. Ankara ve İstanbul'un kullandırdığı baraj suyudur. Bizde ağır maliyetler nedeniyle suyun maliyeti de yükseliyor. İZSU hem istediği gibi fiyat ortaya koyamayan bir kurumdur. Kar amaçlı kurum değildir. Burada fiyatı yüksek tutuyor, cebine para koyuyor mümkün değil. Hepsi yasa ile belirlenmiş hususlar olduğu için keyfi olarak suyun bedelini indiriyorum diyemiyorsunuz. Maliyeti yükselten bir diğer konu Gördes Barajı. Bugüne kadar 767 milyon metreküp su almamız gerekirken sadece yüzde 29'unu almışız. 258 milyon ödeme yapmışız hepsini almışız gibi. Getirdiğiniz suyu getiremediniz, getirdiğinizin tamamından fazlasının bedelini aldınız. Vermedikleri suyun bedelini bizden tahsil ediyorlar. Birinci kademe su ücretlendirmelerinde Manisa ve Muğla'dan sonra 3. sıradayız. İkinci kademede ise 6. sıradayız. İzmir Türkiye'nin en pahalı su kullanılan şehri değildir."
"KOKU PROBLEMİ İLELEBET BİTMİŞ OLACAK"
İzmir Körfezi'nin koku sorunu ile ilgili önemli atılımlar yaptıklarını dile getiren Tunç Soyer şöyle konuştu:
"Körfez'le ilgili 3 büyük adım attı. Yağmur suyu ile pis suyu kanallarının ayrıştırılması meselesi. Cumhuriyet tarihinden bu yanaki ayrıştırmanın yarısını biz bu dönemde yaptık. 23 yıl önce yapılmış 1.,2.,3. faz ile ilgili hiç revizyon görmemişti. Nihayet 13 senedir yapılıp gerçekleşmeyen 4.fazın ihalesi de yapıldı. 600 milyonluk kaynakla 4. fazın imalatı bitiyor. Günde 604 bin metreküp su arındıran tesisin kapasitesini 216 bin metreküp artırıyoruz. Karabağlar ve Narlıdere'de de bu kapasiteleri artırıyoruz. Yaklaşık 1 milyon metreküpe çıkarıyoruz. Çamurla ilgili sıkıntı vardı. 2 milyon metreküp çamur birikmişti. Rehabilitasyon çalışması başladı. IFC ile 50 milyon dolarlık anlaşma imazaladık. Gelecek dönemde ciddi bir kaynağı temin etmiş olduk. Benim çocukluğumdan beri koku meselesi vardır İzmir'in. Büyük Kanal projesiyle yol alındı. Sürdürülebilir çalışma olmadığı için tekrar kokuyla yüzleşti İzmirli. Bu çalışmalarının devamı getirildiğinde İzmir'de koku problemi ilelebet bitmiş olacak. Yaşayan bir Körfez için 20 milyar liranın üzerinde kaynak ayırdık. Kalıcı bir biçimde çözüm için..."
"BASMANE ÇUKURU İÇİN ÇOK UĞRAŞTIK"
Basmane Çukuru sorununun çözümü için yoğan çaba sarf ettiklerini vurgulayan Soyer, "Basmane Çukuru uyuyan bir meseleydi. Bunu dirilttik, çok yol aldık. Çokça TMSF başkanı ile görüştük. Tamamen siyasi bir angajmana dönüştü iş. o nedenle çözülmüyor. Bütün meseleye hakimiz. Kamuya kazandırılması için kararlı bir duruş ortaya koyduk. Teminat mektubunun icraya verilmesi ile ilgili sıkıştırdık da aslında. Hukuken de sonuç alabilecek noktaya gidiyoruz. " dedi.
İZMİR OTOGARI SORUNU!
İzmir Otogarı'nın durumu ile ilgili de konuşan Tunç Soyer, "İzmir Otogarı ile ilgili bizim yapmadığımıza dair bir algı var. Doğru değil. 25 yıllık anlaşmanın sonuna gelindiği için tahliye istedik, dava açtık. İşletmeci firma 7 yıllık ek işletme davası açtı ve kazandı. Kaymakamlık üzerinden tahliye talep ettik. Otogarla ilgili olağanüstü güzel bir proje var. Tahliye süreçlerini takip ediyoruz. 2 senedir uğraştık ne yazık ki sonlandıramadık" dedi.
BÜYÜKŞEHİR'DEKİ PERSONEL SAYISINI AÇIKLADI
Başkan Tunç Soyer, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin personel sayısı ve mali durumu ile ilgili ise şunları kaydetti:
"İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde Mart 2014'te 20 bin 142, Mart 2019'da 27 bin 271, şimdi ise 34 229 kişi çalışıyor. Doğum yerlerleri ile ilgili 2019'da yüzde 54'ü İzmirli'ydi. 2024'te 53.72'si. Bunun dışındaki iller yüzde 2.83 ile 0.89 arasında değişiyor. Tüm çalışanların bütçe üzerindeki payı yüzde 28. Bu nedenle uluslararası derecelendirme puanımız yüksek. Toplam bütçe içerisindeki pay birçok belediye içerisinde çok önde. Yatırım harcamalarına ayırdığımız pay yüzde 35. Bu da Türkiye'deki bütün büyükşehir belediyelerinden yüksek. 2.1 milyar euro yatırım yapmış durumdayız. Mart 2019'da 5 milyar, Şubat 2024'te 25.7 milyar borcumuz var. Yüzde 82'si dış, gerisi iç borç. 5 yıl içinde 878 milyon euro borçlanma yapmışız. 900 milyon euro borç ödemişiz. İzmir Büyükşehir Belediyesi borçlanma kapasitesi 93.3 milyar iken biz sadece yüzde 27'sini kullanıyoruz bunun. 1.2 milyar gayrimenkul satmışız. 1.6 milyar lira kamulaştırma yapmışız. Ulaşım sistemine İzmir Büyükşehir'in desteği iki misline çıkarmışız. 2019'daki bütçe payı yüzde 12'ymiş. Şu anda yüzde 23.8. Hayat pahalılığında insanların mağduriyetini gidermek için yapmışız."
"BUCA METROSU ERKEN BİTECEK"
Buca Metrosu'nun öngörülenden daha önce tamamlanacağını söyleyen Soyer, "Buca Metrosu dünya tarihinin en rantbal projelerinden biridir. Bununla iftihar ediyoruz. Günde 400 bin yolcuyu taşıyacağımız bir hat. 4 yıl geri ödemesiz dönemi var. işletmelye alındığı tarihten itibaren kendi kendini ödeyecek bir süreç olacak. 12 yıl finansman süresinin sonunda senede 45 milyon ciro yapacağını öngörüyoruz. Kendi kendini finanse edecek. Tarihte zemin malzemesinin özellikleri de gösteriyor ki öngördüğümüz tarihten önce bitecek. İlk güzergahı 2026 Haziran'ında açmış olacağız. 952 milyon euroluk yatırım yapmışız raylı sistemlere. Yaklaşık 31 milyar lira. Büyükşehir belediyeleri arasında en yüksek payı ayıran belediye olmanın gururunu yaşıyoruz. Bu 5 yılda hükümetin reva gördüğü rakam 3 bin lira. O da bir not olarak dursun" diye konuştu.
"İZMİR KÖY FALAN OLMADI"
Soyer konuşmasını şöyle sürdürdü:
"5 yılda 7 yeşil alan açtık. Kişi başı düşen yeşil alan miktarını yüzde 60 artırdık. İzmir köy falan olmadı. Köy olsaydı, Ankara'nın, İstanbul'un beyaz yakalıları gelmek için can atıyor olmazdı. İzmir'e yapılan haksızlık olur bu tespit. Bir taraf diyor ki 'Sırf reklam yaptı.' Bir taraf da 'Çok yaptı ama anlatamadı.' Biz çok iş yaptık, çok da iyi anlattık. Ayda 130 paylaşım yapmış arkadaşlarımız. Bir başka hikaye var. Sosyal medyadaki acayip saldırılardan, zaman zaman onlara cevap vermek için enerjimizi harcamış olmaktan üzgünüm."
CEMİL TUGAY SORUSUNA YANIT: "YANINDA OLMAM ZARAR VERİR"
CHP'nin İzmir Büyükşehir Adayı Cemil Tugay'ın yanında olmadığı iddialarıyla ilgili yorum yapan Soyer şöyle dedi:
"CHP bu ülkede demokrasinin teminatıdır. Sevebilirsiniz, sevmeyebilirsiniz. Oy verebilirsiniz, vermeyebilirsiniz bu sizin bileceğiniz iş. CHP iktidarı frenleyecek güç olmaktan çıkarsa o zaman yüzde 80-90'larla seçim tamamlayan ülke haline gelir Türkiye. Bu demokrasinin kaybolmasıdır. Bunu aklı selim herkes fark ediyor. Asıl büyük güç ana muhalefet partisinde olmak zorundadır. Cumhuriyet Halk Partisi'nin tüm adaylarına başarılar diliyorum. Diliyorum ki büyük bir kazanımla çıkar seçimden. Tabi ki sonuç itibariyle ben aday gösterilmedim. Anketlerde başarısız çıktığıma dair ifadeler kullanıldı. Benim başarısız bulunan bir belediye başkanının 'Sütte leke var, onda yok' denilen bir başkan adayının yanında olması ona zarar verir. Bu hafta içerisinde Rize'ye gideceğim. Pazar ilçesinin kazanma ihtimali var. Balıkesir'e gideceğim. Benim birikimimden faydalanmak isteyenlerin yanına koşa koşa gidiyorum. Bunun sorumluluğunu benden beklemek haksızlık olur. Bir siyasi irade kullanıldı, sonuçlarını göreceğiz. Hem beni gösterme hem benden kazanılmasını bekle bu hakkaniyetsizlik olur."
EN ÇOK ÜZÜLDÜĞÜ VE SEVİNDİĞİ DURUMLARI ANLATTI...
Görev süresinde en çok üzüldüğü ve sevindiği olayları anlatan Soyer sözlerini şöyle sürdürdü:
"Elektrik fabrikasının verilmemesi meselesi beni inanılmaz üzdü. 8 Nisan'da mazbatayı almıştım. 14 Nisan'da ihalesi vardı. aldığımız ihaleye 35 milyon vermiştik iptal ettiler. Bir belediye başkanına zarar vermek için şehre zarar vermeyi nasıl bu kadar göze alabilirsiniz. Önünden her geçtiğimde binanın çürüdüğünü görebiliyorum. 5 yılda bunu yapmış olabilirdik. Çürümeye devam ediyor. Nasıl vicdanları buna el verdi, çok üzülmüştüm. İnsanların bu kadar kötü yazabilmesine şaşırıyorum. Bazı insanlar ağır şeyler yazıp çiziyorlar ki anlamış değilim. En son geçen hafta Kemeraltı'nda bir ziyaret yaptık. Esnaf her geçtiğimiz sokakta alkışlayarak dükkanın önüne çıktı. Yol boyunca esnaf alkışladı, nasıl mutlu olduğumu anlatamam. Portatif havuzlar koymuştuk. Biri Altınordu Spor Kulübü önündeki parkta. Çocuk 'Başkan yüzmeyi öğrendim' diye boynuma sarılmıştı, çok sevinmiştim. Avrupa Konseyi Bölgeler Meclisi başkanlığına çok sevinmiştim. 9 Eylül konuşmasından dolayı Türkiye'nin her yerinden övgü mesajı almıştım, gurur duydum. Kokuyu yendiğimizi bilmek muazzam mutluluk verici. Çankaya Otoparkı'nın yıkılışını bitiremedik. Basmane Çukuru'nu bitiremedik. Konak Pier Büyükşehir'e geçmeliydi. Bunlar keşke dediklerim. Benim vicdanım çok rahat. Kafayı yastığa koyduğumda huzurla uyuyacağım. Biz hep beraber çok çalıştık. Eksik yapmış olabiliriz, kusurumuz olabilir. En iyisini yapmak için çok çalıştık. Bu güzel memleket için çalışmaya devam edeceğim. 'Genel başkanlığa aday mısın?' diye soracak olan varsa söyleyeyim. Bunların hepsi olabilir ama benim derdim bu değil. Bu memleket için daha ne yapabiliriz onun peşinde koşmaya devam edeceğiz. "
KILIÇDAROĞLU ÇOK ŞAŞIRDI
Basın açıklaması sonrası gazetecilerin soruluranı da yanıtlayan Tunç Soyer, Avrupa'daki görevlerinin sona ereceğini belirterek siyasi geleceği ile ilgili de konuştu. Soyer şu ifadeleri kullandı:
"Değişimin içinde ve öncülerinden olmaya devam edeceğim. Cumhuriyet Halk Partisi'nde ideolojik bir değişime ihtiyaç var. Sadece kadın ve yaş kotaları ile ilgili değil. Sokağı iyi anlayan, iktidarın gücünü frenlemek ve alternatif olmak için ne yaptığını biliyor olması lazım. Bu değişim şart. Köklü ve radikal bir değişim şart. Değiştirmek istediğim şey CHP'nin siyasi konumlanışı olarak sosyal demokrat ve sol değerler üzerinden devam edeceği bir yol haritası olur. Kılıçdaroğlu'nu iki kez ziyaret ettim. Şaşkınlıkla karşıladığını söyledi benim aday gösterilmememi. Makam, mevki, unvan için yapmıyorum. Ben bu topraklarda yaşayan hiçbirimizin bu yoksulluğu, yaşam kalitesini hak etmediğini söylüyorum. Öylesine zengin bir coğrafyada yaşıyoruz ki, zengin kaynaklarımız var ki hak etmediğimiz bir yoksulluk. Neden Türkiye'nin yarısından fazlası asgari ücret seviyesinde gelirle hayatını devam ettiriyor? Seçim heyecanı yaşanmıyor. Bir heyecan yoksunluğu söz konusu. Projelerde de öyle çok gümbür gümbür şeyler görmüyorum."
"İMAMOĞLU MÜDAHALE ETMEDİĞİNİ SÖYLEDİ"
Soyer, Ekrem İmamoğlu'nun kampanyasına destek vermesi ve DEM Parti ilişkisi ile ilgili ise şunları söyledi:
"Ekrem bey benim aday olmamamla ilgili müdahalesinin olmadığını söyledi. Ben de buna inandım. Romanlarla da gönül bağım var. Bütün dezajantajlı gruplarla da Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy verenlerle de gönül bağım var. Benim gönül bağım bu şehirde yaşanlarla ilgili de gönül bağım var. Seferihisar Belediye Başkanı iken Sur ile kardeş şehirdik. DEM Parti'nin seçmenleri orda gösterdiğim duruşu çok destekledi. Ege Mahallesi'nde Romanlarla kurduğumuz ilişki, onlara asla Sulukule olayını yaşatmayacağımızı söylediğim ilişki çok güçlü bir bağ yarattı. Gönül bağı sevgi bağıdır. Siyasi bir içerik değildir, sevgi bağıdır bu."
"KOCAOĞLU DA BENİM KAMPANYAMA GELMEDİ"
Soyer sözlerini şöyle tamamladı:
"Aziz bey adaylık kampanyama hiç gelmedi. Ama devir teslime geldi. Bir tören yaptık. Birlikte gittik, devraldık.
Kararsız sayısının yüzde 15'lerde görünüyor olması enteresan. Yüzde 10 farkla da kazanabilir Cemil bey, Çok daha düşük de olabilir diyor. Bu benim değerlendirmem değil. Benim aklıma yakın gelen bir değerlendirme olduğu için paylaşmıştım. Şu an nasıl gidiyor bilmiyorum. Ümit Yaldız'ın yaptığı değerlendirmeden bir kanaat oluştu bende. Bütün Türkiye'de çok heyecansız sönük bir kampanya yürüyor. Bu bana iyi bir şey gibi görünmüyor