Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı'nın (EGEV) Başkanlar Kurulu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'i konuk etti. İzmir Marina'da bulunan Nefes Restoran'daki toplantıda konuşan Başkan Tunç Soyer, ekonomide bir buhran dönemi yaşandığını ifade etti.
Soyer, “İki yıla yaklaşan COVID-19 pandemisi sonrası, ekonomik kriz çok daha fazla büyüdü, toplumun hemen her kesimini etkisi altına aldı. İşsizliği artırdı, enflasyon ve hayat pahalılığıyla birlikte, çok büyük kesimi yoksulluğa sürükledi. Ülkemizde pandemi öncesinden başlayan ekonomik sıkıntılar, küresel ve bölgesel gelişmeler, zaten böyle bir dönemin geldiğini açıkça ortaya koyuyordu. Göreve geldiğimiz tam da bu dönemde, İzmir için farklı yollar bulmamız gerektiğine; bu şehrin kadim geçmişinden beslenerek ticaret, sanayi, turizm ve tarım gibi önemli sektörlerdeki potansiyelini yerel politikalarla en güçlü şekilde açığa çıkaracak bir vizyonla hareket ettik. Pandemi her ne kadar büyük olumsuzluklar yaratsa da; tüm dünya, ülkemiz ve İzmir adına, önemli bazı değişimleri gözden kaçırmamamız gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Ortaklıkla atlattık
Yerel kalkınmanın anahtarlarını açıklayan Başkan Tunç Soyer, ilk olarak İzmir’i salgın ve afetlere dirençli kılmak adına kent vizyon ortaklığı yaklaşımlarından bahsetti. Soyer, “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Türkiye’de ilk olan 'Kriz Belediyeciliği' yönetim modeli, dayanışma ve ortak akıl ile salgın, deprem, hortum, tsunami ve sel gibi tüm felaketleri, en hızlı şekilde atlatmamızı sağlayan bir zemin oluşturdu. Çünkü bu şehirdeki tüm paydaşlarımız ile bir koordinasyon kurduk, krizlere karşı yol haritasını birlikte çizdik ve İzmir halkını içine katan büyük bir dayanışma ağını birlikte örgütledik. Önceliklerimizi belirleyerek tüm kaynaklarımızı sorunu çözmeye odakladık ve belki başka bir şehrin altından kalkamayacağı krizleri, bu ortaklık sayesinde en hafif hasarla atlatabildik” diye konuştu.
Bizim de kapımızı çalacak
İkinci başlığın tarım olduğunu ifade eden Soyer, iklim krizi ve ekonomik buhrana dirençli olmak adına kuraklık ve yoksullukla mücadele ettiklerini anlattı. Burdur'da yaptığı incelemeleri anlatan Soyer, bölgedeki su kaynaklarının kaybolmaya yüz tuttuğunu söyledi ve “Artık S.O.S. veriyor falan değil, bitmiş. Çok büyük bir felaket eşiğindeyiz. Göller Yöresi olarak bilinen bölge can çekişiyor. Kuraklık dediğimiz mesele çok yakında bizim de kapımızı çalacak. Çok radikal önlemlerin alınması gerekiyor” diye konuştu. Soyer, göllerin önünün açılmasının ve tarımsal üretim konusunda yeni tercihler yapılmasının gerektiğinin altını çizdi.
Ekonomi ve ekoloji uyumu için çalışıyoruz
İzmir Tarımı sayesinde; iklim krizinin olumsuz etkileriyle derinleşen kuraklıkla ve pandemiyle birlikte artan yoksullukla, aynı anda mücadele ettiklerini belirten Soyer, küçük üreticinin yanında olduklarını söyledi. Yerel kalkınmanın İzmir’deki bir diğer anahtarının girişimcilik, inovasyon ve yaratıcı endüstriler olduğunu ifade eden Soyer, projeler hakkında bilgi verdi. Ekonomi ve ekoloji arasındaki uyumu tesis etmek için çalıştıklarını kaydeden Başkan Tunç Soyer, “Şehrimizin doğayla uyumunu artırarak fiziksel ve ekonomik dirençliliğini sağlıyoruz. Parçası olduğumuz halde sahibi gibi davranarak tahrip ettiğimiz doğanın ve buna bağlı iklim krizinin, yaşadığımız tüm felaketlerle doğrudan ilişkisi var. Doğayla uyumlu yaşam stratejimizin en temel başlıklarından biri, döngüsel ekonomiyle ilgili çalışmalarımız. Bu doğrultuda; ekoloji ve ekonominin her ikisinin müşterek gelişiminin, şehrin dirençliliğinin anahtarı olacağını düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
Cittaslow sürecini anlattı
İzmir’in dünya ile bağlarını güçlendirmek için kurulan kent vizyon ortaklığı, turizm ve dış ticarete yönelik çalışmalar hakkında bilgiler veren Soyer, yerel kalkınmanın son halkası olan Cittaslow Metropol İzmir süreci ile ilgili açıklamalarda bulundu. Soyer, “Şu an dünyada bekleyen onlarca şehir var bu unvanı almak isteyen. Onların referansı olacak bir kent durumuna geleceğiz. Yerel kalkınmamız için bir turnusol kağıdı olarak bize yol gösterecek kriterler dizisi anlamını taşıyor. Bir yandan da İzmir'in dünyada çok daha iyi bilinen, merak edilen, takip edilen bir metropol olmasına imkan verecek” diye konuştu.
Gözlerin parladığını görüyorum
İzmir'in tarih boyunca hep önemli misyonu olduğunu söyleyen Soyer, “İzmir, hep Anadolu'daki ilklerin kenti oldu. Bu misyon tarihin bu döneminde, yine bizim omzumuzda diye düşünüyorum. İzmir'in 2 yıllık süreç içinde, pandemiyle, depremle Türkiye'de yarattığı pozitif iklim, sadece Büyükşehir Belediyesi'ni kastetmiyorum bir bütün olarak İzmir'in Türkiye'de yarattığı algı, çok pozitif. Türkiye'de herkes İzmir'e büyük bir gıptayla yaklaşıyor, büyük bir merakla bakıyor. En muhalifinden, en destekçisine İzmir'in böyle bir algısı var. Türkiye'de nereye gidersem gideyim büyük bir umutsuzlukla, çaresizlikle karşılaşıyorum. İzmir dendiğinde, konuşulduğunda gözlerin parladığını görüyorum. Bunları mutlaka siz de görüyorsunuz. Bunun gereğini yapmak, sürdürmek ve Türkiye'ye umudu büyütmek bizim elimizde. Birlikte olmamız, dayanışmayı sürdürmemiz, birbirlerinin paçasından çekiştirilmesine izin vermemiz, ortak paydalarımızı öne çıkartacak bu iklimi korumak belki de hepimizin en büyük sorumluluğu. Türkiye'nin umuda ihtiyacı var, bu umudu besleyecek başka bir kaynak yok. İzmir her anlamda bu umudun büyüyeceği mecradır” dedi.
Başkan Tunç Soyer'e katılımından dolayı teşekkürlerini ileten EGEV Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Susam ise, Başkanlar Kurulu hakkında bilgiler verdi.