Tarihi kurultayla birlikte 'değişim' söylemini dillendirip CHP'nin genel başkanlık koltuğuna oturan Özgür Özel'i tarihi bir sınav bekliyor. CHP tarihinde ilk Ege'li genel başkan olan Özel'in partisinin oylarını özellikle Manisa ve İzmir'de en az 5 puan yukarıya çıkaracağı konuşuluyor. Zaten, İzmir özelinde en büyük rakip olan AK Parti'nin aday adaylık başvurularının azlığı da bunu doğrular nitelikte. Cumhurbaşkanlığı birinci tur seçimlerinde tarihinin en düşük seviyesine gerileyen, yüzde 30'larla 2002 yılındaki oy oranına düşen AK Parti'de tehlike çanları iyice çalıyor.

Bunu metal yorgunlukla yahut toplumdaki ekonomik kötüye gidişle açıklayanlar var ancak benim dikkat çekmek istediğim bu tabloda CHP'nin ve yeni genel başkanının takınacağı tavır ve ne yapacağı...

***

Özgür Özel, mazbatasını aldıktan sonra ilk açıklamalarında, yerel seçimler için "kendisini destekleyenlere ödüllendirme, desteklemeyenlere cezalandırma" olmayacağını net bir şekilde vurguladı. Liyakatın ve halkın memnuniyetinin esas alınacağını dile getirdi. Gerçekten böyle mi olacak, bizler de merak içindeyiz.

Ama bu doğrultuda İzmir özelinde bazı notları düşmenin tarihsel bir sorumluluk olduğuna inanıyorum. Şöyle ki; muhtemelen bu seçimlerde İYİ Parti ve HEDEP ile de bir işbirliği olmayacak gibi duruyor. Bu durumun yüksek oy potansiyeline sahip metropol ilçelerde CHP açısından bir handikap yaratacağını düşünmüyorum. Kemalpaşa, Torbalı, Tire, Aliağa, Menemen, Foça, Menderes, Kınık, Bayındır, Bergama, Beydağ, Kiraz gibi çeperde yer alan ilçelerde belirleyici bir etkisi olacağı muhakkak. Fakat, Dikili, Urla, Karaburun, Çeşme, Selçuk ve Seferihisar gibi sorunsuz giden, demografik yapının değişimiyle de desteklenen ilçeleri ise bu tartışmadan vareste tutuyorum.

***

Hal böyle iken, Özgür Özel liderliğindeki CHP yönetiminin, yüksek oylarla kazanılmış 2 belediyesini kayyuma teslim eden, başkanı ölen ve soruşturmaya maruz bırakılan 2 belediyesini ise kıl payı kurtaran İzmir'de son derece dikkatli hareket etmesi gerektiği apaçık ortadadır.

Öncelik elbette ki, büyükşehir belediye başkanlığı düğümünün çözümünde.

Mevcut başkan Tunç Soyer, halen bu koltuğun güçlü bir adayıdır. Diğer yandan, İzmir'in tüm kodlarını bilen, üzerine İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcılığını ekleyen ve hizmeti kaldığı yerden hızla devam ettirebilecek donanımdaki Buğra Gökce; dürüst kişiliği ve başarılı belediye başkanlığı sürecinin yanı sıra İzmir, Manisa, Aydın, Muğla, Antalya hatta Burdur ve Isparta'da değişimin fitilini ateşleyip Özel'e kurultay kazandıran Karşıyaka Belediye Belediye Başkanı Cemil Tugay; İzmir'de özgül bir ağırlığa sahip olan, CHP genel merkezinin en yakından tanıdığı isimlerden, belediye başkanlığının duayeni Konak Belediye Başkanı Abdül Batur; hayata geçirdiği projeler ve uyguladığı mali disiplinle taraflı tarafsız her kesimin beğenisini kazanan, ilçe ve il kongre süreçlerinde orantısız bir şekilde üzerine yüklenilmesine karşın "devlet adamı" ciddiyetini koruyup işine gücüne devam eden akil adam Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu; gençliğin dinamizmi ve sol perspektifi ile öne çıkan, başarılı bir kadın figür Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, Aziz Kocaoğlu'nun önerdiği, iş dünyasındaki ve genel başkan yardımcılığı, milletvekilliği ve il başkanlığı yaptığı CHP'deki karşılığı ile Alaaddin Yüksel... Bornova'daki başarılı başkanlık deneyimine karşın Kocaoğlu'nun Muharrem İnce tercihi ile birlikte koltuğu bırakmak zorunda kalan, Ekrem İmamoğlu ve örgütle yakın ilişkisi bilinen Olgun Atilla... Gazeteciliği, cemiyet başkanlığı ve CHP milletvekilliği döneminde arı gibi çalışan Atila Sertel...

Bu isimlerin tamamı, son derece kıymetli isimler. İşte bu yüzden, Özgür Özel'in İzmir sınavı inanılmaz derecede zorlaşıyor. Adeta çok bilinmeyenli bir denkleme dönüşüyor!

***

Özgür Özel acaba kişisel yakınlığına, politik angajmanlarına göre mi hareket edecek, yoksa adaylardaki tüm bu artıları bir kantarda tartıp partiye maksimum verimi sağlayacak olanı mı tercih edecek. Yahut, partinin geri plandaki genel başkanı olarak kodlanan Ekrem İmamoğlu'nun isteğine mi boyun eğecek. Bunu hep birlikte bekleyip göreceğiz.

Diğer yandan, bir bu kadar çok bilinmeyen denklem de metropol ilçeler için söz konusu...
Hepsine tek tek girmeyeceğim ama turnosol kağıdı olacak nitelikteki Güzelbahçe'den örnek vermek istiyorum.

Türkiye'nin en büyük emlak rantına sahip ilçelerinden biri olan Güzelbahçe'de 3,5 dönemdir Mustafa İnce/Mustafa Günay ikilisinin sultasında bir yönetim var. Bu yönetimin, halkçılığı askıya alıp müteahhitlerle kol kola girerek Güzelbahçe'yi Betonbahçe'ye çevirdiğini herkes biliyor. Hatta, öyle ki, Güzelbahçe'de 10 kişiye sorsanız 11'inin İnce/Günay eşbaşkanlığından yaka silktiğini net bir şekilde görürsünüz.

İnce'nin son meclis toplantısında, özelleştirme idaresinin Güzelbahçe'deki spor alanlarını konut alanı olarak değiştirme isteğine karşı çıkışının ne kadar samimiyetsiz olduğunu da anlarsınız.
Bir yandan, halkın malı olan, belediyenin gayrimenkullerini çatır çatır müteahhitlere satan, ilçeyi betona çeviren, diğer taraftan Go-Kart'a Özelleştirme İdaresi'ne karşı çıkıp tribüne oynayan İnce/Günay eşbaşkanlığı...

***

Şimdilerde, Özgür Özel liderliğindeki CHP'nin yeni yönetiminin, kurultayda kendisini destekleyen İnce ve hatta İzmir İl Başkanlığı'ndaki buluşmada adeta amigoluk yapan Günay ekibini Güzelbahçe ve Urla belediyeleri ile ödüllendireceği konuşuluyor. Türkiye'nin en gözde ilçelerinden Güzelbahçe'yi betona çeviren, 13 yıl boyunca tek bir tesis açılışı yapamayan Mustafa İnce'nin koltuğunu koruyacağı, eş başkanı emekli trafik polisi Mustafa Günay'ın ise komşu Urla'ya kaydırılacağı dillendiriliyor.

İşte, Özgür Özel'in İzmir sınavı da tam burada başlıyor. Bu denli zararlı ve vasat iki karakteri, belediye başkanlıkları ile ödüllendirmesi durumunda Özel'in bayrağını açtığı "değişim"in hiçbir anlam taşımayacağı aşikardır. Sadece, Güzelbahçe ve Urla'daki akıbete bakarak Özgür Özel'in CHP'yi taşıyacağı noktayı göreceğiz.

Acaba, gerçekten halkın sesine kulak verip AK Parti iktidarını sonlandırmaya çalışacak, yerel yönetimlerde de tarih yazacak yeni bir yönetim mi? Yoksa, koca kenti hizipler arasında pay eden, liyakatsız yöneticileri atayan Kılıçdaroğlu yaklaşımı mı?

İşte en büyük sınav budur, bekleyip göreceğiz...