Habertürk TV’de konuk olduğu Teke Tek programında Fatih Altaylı’nın sorularını yanıtlayan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının satır başlıkları şu şekilde:
İBB HAKKINDA BAŞLATILAN İNCELEME
*Bir suçlama yapıldı. Suçlamanın gerekçesi havada. Teröristleri alıyorlar istihdam ediyorlar falan. İyi de soruşturma açacaksanız iyi hal kağıdı verenlere yapacaksınız. Gidip savcılıktan iyi hal kağıdı getiriyorsa her hangi bir suçu yoksa ne yapacak?
*İBB’nin Milli İstihbarat Teşkilatı mı var? Yok böyle bir şey, Yapılan tamamen bir kumpas. İşin Türkçesi şu; İstanbul’u almamızı bir türlü hazmedemiyorlar. Yani İstanbul’un rantını nasıl oluyor da ben yemiyorum, yandaşlarım yemiyor da İstanbul’un rantını 16 milyona Ekrem İmamoğlu verir.
*Verir kardeşim Ekrem İmamoğlu İstanbul için çalışıyor. İBB soruşturma açtı, AKP dönemine ilişkin pek çok yolsuzluk dosyasını tespit etti. İçişleri Bakanlığı rapor düzenlenmesine izin vermedi. Yolsuzluk dosyalarını bize teslim edin dedi.
*Ne oldu bu yolsuzluk dosyaları? Üstü kapatıldı. Dosya onların elinde. Ne kadar yolsuzluk yaptıklarını biliyoruz. Rakamları da kamuoyuyla paylaştık. Ama önümüzde duvar var. ‘AK Parti’ye yolsuzluk yaptınız’ dediğimiz zaman vatandaş diyor ki zaten bunların görevi yolsuzluk yapmak.
*Onlar için yolsuzluk yapmayı olağan bir durum olarak görüyor. O nedenle yankılanma bizim beklediğimiz dozda değil.
“MANSUR BEY’E DE İFTİRA ATTILAR”
*Yerel seçim öncesi Mansur Bey’e de iftira attılar. Mansur Bey kazanırsa su paralarını teröristler toplayacaklarmış. Akla ziyan şeyler. Her türlü iftira rahatlıkla atılabiliyor. Ben eski denetim elemanıyım. Denetimden geliyorum.
*Denetimin bir ahlakı vardır. Belge olmadığı takdirde bir şey yapamazsınız. Soruşturursunuz yanlış bir şey var mı diye. Şimdi siz kişiyi gönderiyorsunuz, hangi amaçla gönderdiğini belirliyorsunuz ve diyorsunuz ki, ‘Mutlaka sonuç istiyorum senden. Buna ceza vereceksin’ Ben buna rağmen vicdanlı müfettişlere güveniyorum. Gidip bakacaklardır olaya bir şey olmadığını da göreceklerdir.
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ZİYARETİ
*Bir tweet gördüm. Dereceye girmiş birisi KPSS sınavında, sözlü de eleniyor. Bunun üzerine hemen arkadaşlarla konuştum, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan randevu istedim. Özel kalemime söyledim. ‘Bu haksızlık nedir?’ diye soracaktım. ‘Bir insanın elinden ekmeği alınır mı?’ bunu soracaktım. Bekledik, yanıt yok. 12 saat bekledik. 15. saatin sonunda ben oraya gittim.
*Ben Milli Eğitim Bakanlığı’nın önünde konuşacaktım. Saray ‘randevu vermeyin’ demiştir. Benim oraya gidişim sadece ve sadece bu olayı kamuoyuna ve daha geniş kitlelere duyurmak. Kapı açık da olsa zaten girmeyecektim.
*Ama onlar korkularından oraya zincir takmışlar. Ben bu meseleye dikkat çekmek için gitmiştim. Bu öğrencilere söz verdim, sizin için internet sitesi açacağım dedim. Artı onlara her türlü hukuki desteği vereceğimizi söyledim. Bütün illerde avukat arkadaşlarımız çalışıyor, bunların dilekçesini yazacağız, haklarını sonuna kadar savunacağız.
SOKAĞA ÇIKMA TARTIŞMASI
*Zaten hepimiz sokaktayız. Kimimiz parkta, kimimiz parkta. Sokağa çıkmaktan kast ettiğim şu; bunlar şunu istiyor; biz sokağa çıkacağız, camı pencereyi kıracağız, Erdoğan bunlardan hoşlanacak, OHAL ilan edecek. Oh ne güzel istediğim kararnameyi çıkaracağım. Sokağa çıkmaktan kastımız buydu.
*İzin alarak miting yapıyoruz zaten. Mitingin korumasını polisler yapıyor. Sonuçta bu ülkenin güvenlik güçleri. Bizim ülkede demokrasi yok ki! İnsanlar çıkıp, bildiri okuyacaklar. Baskı, jop her şey var. Nasıl yapacaklar? Demokrasi olsa zaten sorun olmaz.
*İnsanlar düşüncelerini söylerler, yürüyüş yapabilirler. Anayasa diyor zaten, silahsız ve saldırısız önceden izin almaksızın yürüyüş yapabilirsiniz. Anayasa da askıya alınmış. CHP ve kendi tabanımız adına konuşuyorum. Mersin’de şu meydanda değil burada dediler, yaptık. Meydan belediyeye ait. Bir gerginlik olmasın diye.
“GİDİCİ OLDUĞUNU GAYET İYİ BİLİYOR”
*Gidici olduğunu gayet iyi biliyor, çatışma, gerginlik istiyor. O nedenle her türlü hakareti yapıyor. Sadece gülümsüyorum. Bütün yetkilere sahip olan birisi rakibine hakaret ediyorsa bu acizliğin görüntüsüdür. Artık gülüyorum.
*Kesinlikle artık ülkeyi yönetme kapasitesi bitmiştir. Gerginlik, kavga üzerinden varlığını sürdürmek istemektedir. Devletin güçlerini kullanarak bunu yapmak istemektedir. Cesareti varsa televizyonda karşıma çıkar. Cesareti yok, bilgisi yok birikimi yok. İstersen promteri de getir. Vereceği çok hesap var.
*Asıl temel nokta orası. Erdoğan’a ne söyledim; mal varlığını araştırırım. Tek kelime bile etmedi. İktidardan gitmenin onun için ciddi maliyet doğuracağını biliyor. Devlet endişe ile yönetilmez.
“ÖNÜMÜZDEKİ EYLÜL AYINDA SEÇİM BEKLİYORUM”
*Önümüzdeki Eylül ayında seçim bekliyorum. Ekonomiyi götüremezler. Merkez Bankası’nın eksi rezervi sürekli büyüyor. Getirdikleri swaplarla durumu idare etmeye çalışıyorlar. O paraları da büyük ölçüde piyasaya sürdüler.
*Ne oldu, ne bittiğini kimse bilmiyor.20-27 Aralık arası Türkiye’nin en büyük soygunu gerçekleşti. Birileri köşeyi döndü. Özellikle kendi tabanında büyük bir tepki var. Dolar alanların büyük kısmı kaybetti.
*Sağ olsun Nebati Bey açıkladı kamuoyuna, biz de oradan öğrendik, ‘küçük tasarruf sahipleri zarara uğradı’ diye. Ülkenin yönetilmediğini, savrulduğunu görebiliyorsunuz. Bir korku iklimi yaratmak son derece tehlikeli. ‘Bu gitmez, sandığı koymaz?’ deniyor.
*Niye gitmesin, niye sandığı koymasın. Göndereceğiz, Demokratik yollardan gidecek. Bu ülkede ilk kez sandığa gidecek 6 milyon 200 bin genç gönderecek. ‘Bir dikta yönetimini demokratik yollarda gönderdik’ diyecekler. Bundan daha güzel başarı olabilir mi?
“BU MİLLETE KAZIK ATMAK DEMEKTİR”
*Başarı fiyatta istikrarı sağlamaktır. Doların şimdi, 6 ay, 1 yıl sonra kaç lira olacağını herkes bilir. Dolardaki bu oynaklık nedeniyle kimse 1 saat sonra ne olacağını bilmiyor. Sanayici ve esnafla konuştum.
*Dolar geriye gitmez, gittiği yeri unutmaz. Erdoğan da öyle yaptı. 18’e göre petrole zam yaptılar. Dolar düştü, benzinin fiyatı düşmedi, tam tersine arttı. Bu millete kazık atmak demektir.
İKTİDARA GELDİKLERİNDE YAPACAKLARINI ANLATTI
*İlk işimiz demokrasiyi getirmek, üretimi, sanayiciyi destekleyeceksiniz. Teşvik politikasını katma değeri yüksek ürün üreten firmalara vereceksiniz. Güçlü bir sosyal devlet oluşturmanız lazım. Biri aç, bir toksa huzuru bulamazsınız. Devlette liyakat sistem, sürdürülebilirlik, bunların hepsi olacak. Önümüzdeki seçimlerde Cumhurbaşkanı, Millet İtitfakı’nın Cumhurbaşkanı olacak.
*İlk 1 hafta içinde stratejik planlama teşkilatı kuracağız. Her alanda birikimli 15-20 kişi atayacaksınız. ‘Bana 15 gün içinde Türkiye’nin bütün rakamları getireceksiniz’ diyeceksiniz. Bu rakamları beklerken Ekonomik ve Sosyal Konseyi toplayacaksınız. Anlatın sorunlarızı diyeceksiniz. Hangileri nasıl çözülecek, nasıl çözülmeyecek? Sorunu yaşayanı dinleyeceksiniz ki, çözebileceksiniz.
*Devlette israfa bir genelgeyle son vereceksiniz. Yollar, köprüler kaça yapıldı? Hangi yükümlülükler var? Ne kadar ödeyeceğiz? Sözleşmeler gizli. Biz ulaşamıyoruz sözleşmelere. Bunlar bildiğimiz ihale değil. Köprünün maliyeti ne? Bilmiyoruz.
*Biz bunları kamulaştıracağız, tamamını TL’ye çevireceğiz. İntikam duygusuyla değil, gerçek maliyetleri hesaplayıp, ‘al kardeşim paranı git’ diyeceğiz. Bu konuda yetişmiş, Tahkim davalarına bakmış hukukçular var.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |