Pakdemirli, Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Kampüsü'ndeki Bölgesel Tahıl Pas Hastalıkları Merkezi ve Ulusal Tohum Gen Bankası'nı ziyaret etti, Arıcılık Ar-Ge ve İnovasyon Merkezinin açılışını yaptı.
Buradaki konuşmasında, dünya nüfusunun gelecek 30 yılda 10 milyara, Türkiye nüfusunun ise 100 milyona ulaşmasının beklendiğini belirten Pakdemirli, artan nüfusun ihtiyacını karşılamak için yüzde 60 daha fazla gıdaya ihtiyaç duyulacağını, bunun yolunun da Ar-Ge yapmaktan, inovasyon ve teknolojiden geçtiğini bildirdi.
Pakdemirli, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğünün (TAGEM) 48 araştırma enstitüsü, 210 bin dekar arazisi, 248 laboratuvarı ve 6 bin 336 personeliyle ihtiyaç duyulan her alanda hizmet verdiğini ifade ederek, "Bakanlık olarak Ar-Ge çalışmalarımız için çeşitli kaynaklardan yaklaşık 1 milyar lira bütçe kullanıyoruz." dedi.
"Dünyanın 3. büyük tohum gen bankasına sahibiz"
Bakan Pakdemirli, Ar-Ge çalışmalarıyla dünyada öncü işlere imza attıklarına dikkati çekerek şöyle devam etti:
"Dünyanın 3. büyük tohum gen bankasına sahibiz. Dünyanın en büyük zeytin koleksiyonu Türkiye'de. Dünyanın en büyük geofit, yani yumrulu ve soğanlı bitkiler koleksiyonu bizim ülkemizde. Dünyanın en büyük buğday ıslah programı, Türkiye'nin katkısıyla devam ediyor. Dünyanın ilk çekirdeksiz limonunu ürettik. Dünyanın sayılı büyük narenciye koleksiyonlarından biri bizim ülkemizde. İşte bu saymakla bitmeyecek Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarını, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sağladığı fırsatlar ve getirdiği ivmeyle daha da ileriye götürüyoruz."
Son 2 yılda yüzlerce yeniliği, çok sayıda teknolojiyi çiftçiyle buluşturduklarını, ülke tarımına kazandırdıklarını dile getiren Pakdemirli, Türkiye'nin ilk elektrikli ve yerli traktörünü seri üretime hazır hale getirdiklerini, 126 tarla bitkisi, 27 meyve, 11 sebze ve 3 üzüm çeşidi geliştirdiklerini, 8 süs bitkisi, 14 yem bitkisini üretime kazandırdıkları, 4 yeni hayvan ırkı ve 2 yeni arı ırkı geliştirdiklerini anlattı.
Gen bankalarında saklanan türler
Türkiye'nin biyoçeşitlilikte dünyanın en zengin coğrafyalarından biri olduğuna işaret eden Pakdemirli, Anadolu coğrafyasının 4 bini endemik olmak üzere toplam 12 bin bitki türüne ev sahipliği yaptığını söyledi.
1964'ten bu yana faaliyet gösteren Ulusal Tohum Gen Bankasında 3 bin 339 türe ait 55 bin 429 tohum örneğini sakladıklarını belirten Pakdemirli, Ankara Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitü Müdürlüğü bünyesindeki tohum gen bankasında da 1127 türe ait 59 bin 919 tohum örneğini muhafaza ettiklerini dile getirdi.
Her ikisi merkezde toplam 115 bin 348 tohum örneğini koruma altına aldıklarını ifade eden Pakdemirli, şu bilgileri verdi:
"Ayrıca, araştırma enstitülerimiz bünyesinde yer alan 18 arazi gen bankasında 107 türe ait 9 bin 500 canlı örneği koruma altına aldık. 6 araştırma enstitümüzde de 1000 türde 100 bin geofit, yani soğanlı ve yumrulu doğal süs bitkisi muhafaza ve kayıt altında. Hayvan ırklarını da dahil ettiğimizde Bakanlığımıza bağlı enstitülerde bulunan 34 gen bankasında toplam 320 bin genetik materyali muhafaza altına aldık. Gen bankalarımızdaki bu türler sadece bizim değil tüm insanlığın geleceğinin de bir nevi garantisi. O nedenle gen bankaları ve koleksiyon bahçelerimizi dünyadaki tüm bilim insanlarının hizmetine açtık."
Buğdaydaki hastalıklar
Pakdemirli, buğday üretimine değinirken, bu üründe verim artışının önündeki en büyük engellerden birinin pas hastalıkları olduğunu ifade etti. Pakdemirli, bu hastalık dolayısıyla salgın yıllarında ürün kayıplarının yüzde 90'lara kadar çıkabildiğine dikkati çekti.
"Kovid-19 insan sağlığında nasıl bir tahribat ve risk oluşturuyorsa, pas hastalıkları da hububat üretiminde benzer bir riske sebep olmaktadır." diyen Pakdemirli, bu hastalığa karşı dünyadaki 5 merkezden biri olan Bölgesel Tahıl Pas Hastalıkları Araştırma Merkezinin Ege Tarımsal Araştırma Ensititüsü Müdürlüğü bünyesinde 2018 yılında kurulduğunu söyledi.
Arıcılıkta son durum
Türkiye'nin, 8 milyon arılı kovanla bu alanda dünyada 3'üncü, 110 bin ton bal üretimiyle de ikinci sırada bulunduğunu belirten Pakdemirli, şunları kaydetti:
"Ürettiğimiz balın 30-40 bin tonu çam balı ve bunun 8-10 bin tonu ihraç edilmektedir. Ege Bölgemiz de dünya çam balı üretim merkezidir. Çam balı üretiminin yaklaşık yüzde 90'ı bu bölgede yapılmaktadır. Ayrıca Ege Bölgesi, ana arı ve arı sütü üretim merkezidir. Bu bölgede aynı zamanda, antik kentleri, doğası, turizm altyapısıyla apiterapi, yani arı ile sağlık hizmeti imkanları da sunulmaktadır. Çam balının önemli üretim merkezlerinden birisi olan Muğla'da, bölgeye adapte olmuş Anadolu arısının bir ekotipi olan Muğla arısı, önemli bir gen kaynağımızdır."
Bakan Pakdemirli, bu konudaki potansiyeli korumak ve geliştirmek amacıyla Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Kampüsü'nde Arıcılık Ar-Ge ve İnovasyon Merkezini devreye aldıklarını, bu merkezden önemli projeleri hayata geçirmesini beklediklerini bildirdi.
Pakdemirli, Ülkesel Arıcılık Projesi kapsamında, Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından "Efe arısı"nın geliştirildiğini ve ulusal tescilinin yapıldığını da sözlerine ekledi.
İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger de merkezin İzmir'in potansiyelini ortaya çıkaracağını ifade etti.
Gen Bankası ziyareti sırasında, Kemalpaşa ilçesindeki Nif Dağı zirvesinden toplanan ve "İzmir Adaçayı" olarak bilinen "Salvia Smyrnaea" tohumunun Dr. Bekir Pakdemirli adına gelecek nesillere aktarılması için kayıt tutuldu.
Programa, AK Parti İzmir milletvekilleri Atilla Kaya, Ceyda Bölünmez Çankırı ve Cemal Bekle de katıldı.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |