Işınsu Kestelli… İzmir Ticaret Borsası’nın başkanlığını yürütüyor… Erkeklerin egemen olduğu iş ve cemiyet hayatında kadınların yüzakı… Tuttuğunu koparan bir iş kadını… Entelektüel, toplumsal sorunlara duyarlı, vizyoner ve çalışkan… Işınsu hanımla, Borsa Akademi çatısı altında faaliyet gösterecek Zeytin Okulu’ndan elektronik ticaret portalına, “Türk Tarımının Global Entegrasyonu ve Tarım 4.0” isimli heyecan verici projelerinden ihtisas organize sanayi bölgelerine, kadın girişimcilerin kalesi olmaya aday Turuncu Dernek’ten iklim değişikliklerine kadar pek çok konuda keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Kestelli, kendine has üslubu ile soruları yanıtladı.
Röportaj: Gülçin SERBEZ/SONKALE
Borsa Akademi’yi kurarken neyi hedeflediniz, eğitimler ne zaman başlayacak?
Kurulduğu 1891 yılından bu yana Türk tarımında yeniliklere ve dönüşüme öncülük eden İzmir Ticaret Borsası olarak, Borsa Akademi ve Akademi çatısı altında faaliyet gösterecek Zeytin Okulu ile yaşam boyu öğrenme yaklaşımını benimseyen bir eğitim platformunu hayata geçirmeyi amaçladık.
Bizler, yaptığımız her işin, o işin ehliyle birlikte yapılmasına, aklın ve bilimin öncülüğünde yol alınmasının gerekliliğine inanıyoruz ve her zaman bunu savunuyoruz. Nasıl ki akıllı tarım alanında Ege Üniversitesi ile birlikte çalışıyorsak, rekolte tahmini alanında yine üniversitelerle işbirliği yapıyorsak, Borsa Akademi ve Zeytin Okulu konusunda da aynı yolu izledik. Bu amaçla Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü İzmir Zeytincilik Araştırma Enstitüsü ile bir işbirliği protokolü imzaladık.
Söz konusu protokol kapsamında, Zeytin Okulu’nda verilecek eğitim, teknik gezi ve tadım atölyeleri gibi faaliyetlerin tamamında Enstitü ile birlikte çalışılacak. İmzalanan işbirliği protokolü çerçevesinde şu anda müfredat ve program üzerinde çalışılıyor. Hedefimiz bu yılın Ekim ayıyla birlikte eğitime başlamak.
Zeytin Okulu’nda neler olacak, ne tür faaliyetler gerçekleştirilecek, kimlere ulaşılacak?
Günümüzde öğrenmenin yaşı yok. Artık insanlar iş hayatının dışında da hobiler arıyor; hatta hobi olarak başladığı yolda yeni bir profesyonel kariyere yöneliyor. Uzmanlar da gelecek nesillerin mutlaka birden çok alanda kariyer yapacaklarına dikkati çekiyor. Yani artık ‘eğitimini aldım, mühendis, bankacı ya da iletişimci oldum, hedef emeklilik’ sistemi işlevini yitiriyor. Bilişim teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak hızlanan hayat, gelecekte insanların birden çok alanda kariyer yapacağını ortaya koyuyor. Bu nedenle, artık eğitim öğrencilik yıllarıyla sınırlı kalmayıp hayatın tamamına yayılıyor. Sürekli bir öğrenme ve yenilenme evresindeyiz. Borsa Akademi fikri de bu çerçevede doğdu. Tarım, gıda, doğa ve çevre alanındaki beklenti, ihtiyaç ve gelişim eksenlerini temel alarak eğitim, seminer, söyleşi, konferans düzenlemek, atölye çalışmaları yapmak, kitap, broşür, film, eğitim materyalleri üretmek üzere yola çıktık... Hedefimiz, tarım sektörünün ufkunu genişletmek, gıda, doğa ve çevre alanında entelektüel kapasiteye paydaşlarımızla birlikte katkı sağlamak... Borsa Akademi’nin tarım faaliyetleri ile sosyal entegrasyonu sağlayarak ekolojik yaşam tarzını hayatın ayrılmaz bir parçası haline getirme konusunda öncü rol oynayacağına inanıyoruz.
Zeytin Okulu ile birlikte sektörde neleri değiştirmeyi hedefliyorsunuz?
Zeytin ve zeytinyağı ülkemiz için oldukça önemli bir emtia. Biz de Borsa olarak zeytin ve zeytinyağı alanında bütüncül bir politika izliyoruz. Yakın geçmişte zeytin ve zeytinyağı tadım odamızı hizmete açtık. Tadım Odası ve yetişmiş uzmanlarımız ile Türk zeytin ve zeytinyağının kalitesini en üst seviyeye çıkarmak için çalışmaya devam ediyoruz.
İki yıldır zeytinyağı sezon açılış töreni yapıyoruz. 2018 yılında ilk zeytin festivalimizi gerçekleştirdik. Üreticimizi teşvik etmek için en büyük zeytin danesi yarışması ve ödül töreni düzenledik. Zeytin Sineğine Karşı Olipe Tuzakla Mücadele Projesini başlattık. Zeytin budama eğitimleri için ilk çalışmaları tamamladık ve uygun mevsimde uygulamaya geçeceğiz. Temel hedefimiz üretimde verimi, üründe kaliteyi arttırmak ve zeytin ile zeytinyağında yaratılan ekonomik değeri büyütmek. Zeytin Okulu da bu sürecin çok önemli bir parçası...
Ülke olarak zeytin ve zeytincilik alanında çok şanslı ve var olan bazı eksikliklerimize rağmen gayet iyi bir noktadayız... 160 milyonu aşan ağaç varlığı ve 1,5 milyon tonun üzerinde tane zeytin ile dünyadaki en önemli üreticilerden biriyiz. 2018’de dünya sofralık zeytin üretiminin yüzde 16’sını, zeytinyağı üretiminin yüzde 8’ini gerçekleştirdik. Ancak çok daha iyi olabiliriz. Kalite, teknoloji kullanımı, verimli üretim ve markalaşma gibi alanlarda daha iyisini yapabiliriz. Bu da ancak eğitimle, akılla ve bilimle olur.
Borsa Akademi, bu saydığım ihtiyaçları göz önünde tutarak ilk olarak Zeytin Okulu ile yola çıktı. Zeytin Okulunda temel eğitimden ara eleman eğitimine kadar pek çok alanda hizmet vereceğiz. Zeytin ve zeytinyağı tadım eğitim ve etkinlikleri gerçekleştireceğiz. ‘Zeytin ve Sağlık’, ‘Gastronomide Zeytin’, ‘Tarih ve Mitolojide Zeytin’, ‘Zeytin ve Tasarım’ gibi farklı başlıklar altında düzenlenecek seminerlere herkesin ve her kesimin ilgisini bu kutsal meyveye çekmeyi; buradan doğacak sinerji ile sektöre yeni bir dinamizm getirmeyi hedefliyoruz.
Ayrıca Zeytin Okulunu gezici bir okul haline getirip etki genişletmek de planlarımız arasında.
Ege için bir diğer önemli ütün de pamuk... Borsa olarak Türkiye Ürün İhtisas Borsası (TÜRİB) Faaliyet İzni Belgesini de teslim aldınız. Yeni dönemde sistem nasıl işleyecek?
Bildiğiniz gibi ülkemizde ilk defa lisanslı depoculukta pamuk ile depolama ve elektronik ürün senedi üretmek üzere İzmir Ticaret Borsası (İTB) önderliğinde Ege Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk A.Ş. (ELİDAŞ) kurulmuştu ve kurulduğu günden bu yana da yüzde 100 dolulukla çalışıyordu. ELİDAŞ artık Türkiye Ürün İhtisas Borsası (TÜRİB) çatısı altında pamuk Elektronik Ürün Senedi (ELÜS) işlemlerini gerçekleştirecek. Ticaret Bakanlığı’nın gerekli izni vermesi ile birlikte ürün ihtisas borsası 26 Temmuz 2019 Cuma günü resmen faaliyete geçti. O tarihten bu yana elektronik ürün senetlerinin alım ve satımı artık sadece ürün ihtisas borsası üzerinden yapılabiliyor ve sektördeki tüm üretici ve yatırımcıların TÜRİB'e kayıt olması gerekiyor. ELÜS işlemi gerçekleştirmek isteyen yatırımcılar, TÜRİB'e kayıt için gerekli belgelerle birlikte TÜRİB ile acentelik sözleşmesi imzalamış olan İzmir Ticaret Borsası’na başvurarak hızla kayıt altına alınıyor. Yeni sistem hem hızlı çalışan hem de güvenli bir piyasa oluşmasına önemli katkı sağlayacak. Bu sayede pamuk önemli bir gelir ve yatırım aracı olarak daha yoğun ilgi görebilecek.
Elektronik ticaret alanında bir diğer faaliyetiniz de E Commodity Bazaar portalınız... O alandaki son gelişmeler nelerdir?
Elektronik ticaret günümüzün en hızlı büyüyen alanlarından biri... Biz de Borsa olarak ulusal ve uluslararası alanda tarım ve gıda ürünleri ticaretinin geliştirilmesi amacıyla kurduğumuz elektronik alım-satım platformu E-Commodity Bazaar Emtia Alım-Satım Portalı’nın hizmet ağını hızla yaygınlaştırıyoruz. Bugün itibariyle üye sayımız 273’e ulaşmış durumda. Online ödeme sistemlerini de dâhil ettiğimiz platformumuzda Aksaray, Antalya, Çanakkale, Çankırı, Denizli, Erzurum, Gaziantep, Iğdır, Karacabey, Karaman, Kayseri, Kızıltepe, Kozan, Kütahya, Rize ve Şanlıurfa Ticaret Borsaları yer alıyor. Bunun yanı sıra Hungarian National Trading House ve Italian Online Commodities Exchange’in de sisteme entegre olmasını sağladık. Haziran ayının son günlerinde de Saint Petersburg Ticaret ve Sanayi Odası ile E-Commodity Bazaar Elektronik Emtia Alım-Satın Portalı üzerinden iş birliği yapılması için prensip anlaşmasına vardık. İzmir’den yola çıkarak açtığımız platform tüm Türkiye’nin ve Türk tarımının elektronik buluşma adresi haline geldi. Bundan çok memnunuz ve platformumuzun daha da büyümesi, uluslararası arenada da söz sahibi olabilmesi için gereken adımları atmaya devam ediyoruz.
Türk tarımının uluslararası alandaki rekabet gücü ne durumda? Nasıl daha iyi hale getirilebilir?
Açıkçası çok iyi ve çok kötüyü bir arada yaşıyoruz. Bazı işletmeler modern tekniklerle yol alırken özellikle orta ve küçük işletmeler geleneksel tarımdan kopamıyor. Bunun en önemli nedenleri arasında sermaye eksikliği, eğitimsizlik, kalifiye işgücüne ulaşamama, bölünmüş toprak yapısı gibi pek çok sorun mevcut. Özellikle de teknolojiyi kullanma konusunda bir hayli geriyiz. Bizler de tarım sektörünün dijital dönüşümü yakalamakta çok yavaş kaldığı tespitinden yola çıkarak, İzmir Ticaret Borsası ve Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi işbirliği ile “Türk Tarımının Global Entegrasyonu ve Tarım 4.0” isimli heyecan verici ve çok önemli bir projeye imza attık. Bu rapor, ülkemizde yapılmış en kapsamlı çalışmalardan biri; bir nevi yol haritası. Mevcut durumu ortaya koyuyor, dünyadaki örnekleri ele alıyor ve yapılması gerekenleri sıralıyor.
Dünya Hükümetler Zirvesi raporuna göre; artan taleple birlikte 2050 yılında bugünkünden yüzde 70 daha fazla gıda üretmek zorundayız. İklim değişikliği, azalan su kaynakları, hızlı kentleşmeyle yok olan tarım arazileri, erozyon gibi sorunlar ortadayken bu üretimi yapabilmenin tek yolu akıllı tarım uygulamaları. Türkiye, dünyada hızla artan gıda talebinden hak ettiği payı alabilirse, tarım, tıpkı cumhuriyetimizin ilk yıllarında olduğu gibi ekonomi açısından hayati bir rol üstlenebileceğine inanıyoruz. Bu nedenle yıllardır ısrarla geleceğin tarımda olduğunu söylüyoruz. Doğru fizibilite çalışmasının ardından tarıma yapılacak yatırım, pek çok sektöre yapılandan daha hızlı geri dönüş potansiyeline sahip.
Bu rapor arzulanan hedefe ulaşmamızı tek başına sağlayacak mı?
Keşke sağlayabilseydi ama tabii ki bu mümkün değil… Az önce de belirttiğim gibi Tarım 4.0 Raporu bu amaçla hazırlanmış bir yol haritası. İşin mutlaka teoriden pratiğe aktarılması; devletin, özel sektörün, eğitim kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının hedefe birlikte yürüyebilmesi şart. Biz de bu amaçla Tarım 4.0 raporunun ardından, yine Ege Üniversitesi ile yeni bir işbirliğine imza atarak, akıllı tarım uygulamaları, tarımsal üretimde yüksek kalite ve yüksek verim ile üretim konularında birlikte hareket etme kararı aldık. Bu işbirliği çerçevesinde Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Menemen Çiftliğinin bir tarımsal eğitim merkezi, tarım-teknoloji uygulama merkezi, sürekli eğitim merkezi, ileri teknoloji uygulamaları yapan akıllı çiftlik formatında tüm Türkiye için örnek bir modele dönüşmesini sağlamak üzere, İzmir Kalkınma Ajansı da Fizibilite Destek Programları kapsamında destek sağlayarak süreci hızlandırdık. Fizibilite alanında ihale aşaması tamamlandı. Seçilen danışman şirket çalışmalarına başladı. Kasım ayı gibi süreç netleşmiş olacak.
Tarım ekonomisini büyütmenin yolu çiftçiyi ileri teknolojiler kullanarak daha verimli üretebilir hale getirmekten geçiyor. Bu da ancak eğitim ve stratejik planlama ile başarılabilir. Avrupa Birliği ülkeleri tarım bütçesini 7, Amerika 5 yıl için planlıyor. Türkiye ise çok daha kısa dönemli tarım bütçesi planlaması yapıyor. Ayrıca Avrupa’da tarım teknolojilerin kullanımı sadece çiftçinin değil, üniversitelerin, araştırma kurumlarının ve kamunun da işi. Örneğin İngiltere’de Tahıl Geliştirme Stratejik Program Konsorsiyumu’nda 5 ayrı üniversite bir arada çalışıyor. Bu program için sadece 2015-2016 döneminde 675 milyon dolarlık bir yatırımla dünya standartlarında araştırmacılar görevlendirip laboratuvarlar kuruldu. 1.600 araştırmacı ve 2.000 öğrenci tahıl üretiminde verimliliği araştırıyor. Bu sayede İngiltere hektar başına 8 ton buğday üretirken, Türkiye hektar başına sadece ve sadece 2,5 ton buğday üretebiliyor.
Tarıma dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri de bu sürecin bir parçası mı?
Muhakkak ki öyle... Hatırlayacağınız gibi geçen yılın ilkbahar aylarında yapılan Oda ve Borsa seçimlerinin ardından, İzmir’in var olan potansiyelini azami şekilde kullanabilmek adına ortak akıl anlayışıyla yola çıkmıştık. Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Ticaret Odası ve İzmir Ticaret Borsası olarak bölge için çok önemli bir sinerji yakaladık... İlk adımımız, Ege İhracatçı Birliklerinin de dâhil olması ile tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgesi kurulması yönündeki çalışma oldu.
Tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgeleri, tarım ve sanayi sektörünün entegrasyonunu sağlamak amacıyla, bitkisel ve hayvansal üretim yapan işletmelerin ve bunların işlenmesine yönelik sanayi tesislerinin yer aldığı bölgelerdir. Dört kurum olarak yaptığımız araştırmalar sonucunda iki alanda tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgesi kurmayı hedefliyoruz.
Bunlar:
• Menderes Tarıma Dayalı Süs Bitkileri ve Çiçekçilik Sera İhtisas OSB
• Dikili Tarıma Dayalı Sera İhtisas OSB
Tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgelerinin kurulması ile bu ürünlerde kümelenmeden kaynaklanan ciddi avantajlar elde edeceğimizi düşünüyoruz. Başta üretim olmak üzere ticarette de önemli bir sıçrama yaşayacağız. Verimlilik ve katma değer artışı ile hem ülkemizin hem de İzmir’in var olan ihracat potansiyelini daha da yukarı taşıyabileceğiz.
İzmir Ticaret Borsası’nı sadece tarım ve ticaret sektörlerine hitap etmediğini, toplumun her kesimine ulaşmaya çalıştığını görüyoruz... Bundaki temel amaç nedir?
Tarım gibi hayati bir konu sadece o alandan gelir sağlayanların konusu olamaz. Tüketiciden yarınlarımızın teminatı olan gençlere, çocuklara kadar herkesi ilgilendirir diye düşünüyoruz. Özellikle çocuklar ve gençler bizim açımızdan çok önemli. Günümüzde çocuklar doğadan uzak büyüyor. Toprağa yabancılar. Toprağın, suyun, havanın ve d tarımın gelecek açısından öneminin çok da farkında değiller. Öyle ki sütün fabrikada yapıldığını sanan çocuklarımız var. Bu durumu değiştirmek adına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İl Müdürlüğü, Milli Eğitim İl Müdürlüğü ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanlığı işbirliğinde “Toprak ve Çocuk” programımızı hayata geçirdik. Çocuklara toprağın değerini anlatmak, daha sağlıklı ve bilinçli nesiller yetiştirmek amacıyla oluşturulan bu program çerçevesinde ilköğretim öğrencileriyle doğada etkinlikler düzenliyoruz. Fidan dikiyoruz, domates topluyoruz, zeytin hasadına katılıyoruz, zeytinyağının sıkımına tanıklık ediyoruz, ayrıca çeşitli yarışmalar düzenliyoruz. Bu program İTB’nin kesintisiz olarak devam eden ve edecek bir çalışması. Çok önemsiyoruz ve çocuklarımızla doğada olmaktan keyif alıyoruz...
Ayrıca ülkemizin ve tarım sektörünün önündeki en büyük problemlerden biri de gençlerin giderek topraktan uzaklaşması... Kırsalda bir hayat düşünmüyorlar, toprakta bir gelecek görmüyorlar. Biz ise bunun tam aksini savunuyoruz. Tarım ürünlerine olan ihtiyacın hızla katlandığı bir süreçte gelecek tarımın olacak. Bu konuda farkındalık sağlamak ve gençleri tarım alanında düşünmeye, üretmeye teşvik etmek için iki yıldır “Tarım Gençlerle Yükseliyor” proje yarışmasını düzenliyoruz. 2018 yılında konu başlıklarımızı “Bitkisel ve Hayvansal Üretim”, “Tarımsal Pazarlama ve Markalaşma”, “Tarımda Bilişim ve Teknoloji”, “Kırsal Kalkınma ve Kadın” olarak belirlemiştik. Önemli çalışmalar ortaya çıktı. Bu sayede hem gençlerimizi ödüllendirdik hem de sektör adına yeni yeni fikirlerin önünü açtık.
Bir kadın olarak kadın hakları konusunda da hayli hassas olduğunuzu biliyoruz. Bu konuda neler yapıyorsunuz?
Bir kadından ziyade bir insan olarak toplumun dezavantajlı kesimlerinin sorunları için çözümler üretmeyi bir görev addediyorum. Borsamızın yönetim kurulu ve üyelerimiz de bu konularda son derece duyarlı. Bu amaçla, İzmir Ticaret Borsası olarak çalışanlarımıza daha huzurlu ve güvenli bir ortam sağlamak, aile içi şiddeti ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin neden olduğu olumsuz etkileri ortadan kaldırmak amacıyla, 2017 yılında “İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı-Business Against Domestic Violence” (BADV) projesine dahil olduk. Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından tasarlanan BADV projesi çerçevesinde Borsa çalışanlarına yönelik “Toplumsal Cinsiyet Ayrımı-Şiddet Kavramlarının Tanımı ve Şiddet Türleri” konulu bilgilendirme eğitimleri düzenledik. Ayrıca, insan ilişkilerinin ve iletişimin temelini oluşturan dilimizdeki cinsiyetçi ifadeler alanında bir kampanya gerçekleştirdik. “Şiddet Dilde Başlar... Cinsiyetçi Söylemlerden Uzak Durarak Sen De Bu Farkındalığa Destek Ol” sloganıyla yola çıkılan farkındalık çalışması kapsamında İzmir Ticaret Borsası’nın tarihi binası konuya dikkat çeken afiş ve levhalarla donattık.
İzmir Ticaret Borsası, 1891 yılından bu yana faaliyetlerini kesintisiz olarak sürdüren bir STK... Sorumluluğumuzun üyelerimizle sınırlı olmadığına ve toplumun her kesimini ve her türlü sorunu kapsadığına inanıyoruz. Ayrımcılık, şiddet, uyuşturucu, çevre sorunları gibi farklı alanlarda pek çok kampanyanın ya öncüsü ya da paydaşı olduk; olmaya da devam edeceğiz.
Biraz da Turuncu Dernek’ten söz eder misiniz?
Kişisel girişimim ve dostlarımın büyük emeği ve desteği sayesinde kısa süre önce Turuncu Dernek’i 2018’in son ayında kurduk. Bu tamamen İTB’den bağımsız bir oluşum. Kendi ayakları üstünde duruyor. Amacımız toplumsal cinsiyet eşitliği ve cinsiyete dayalı şiddet ile ilgili çalışmalar yürütmek; ayrımcılığın her türüne karşı farkındalık yaratmak. İyi niyetle ve inanarak yolumuza devam ediyoruz. Bir kişiye bile faydamız dokunursa ne mutlu bizlere.
Dünya “İklim Değişikliği” ile farklı bir geleceğe gidiyor. Geçtiğimiz günlerde Paris 44-45 dereceleri gördü. Norveç, Finlandiya gibi kuzey ülkelerinde hava sıcaklığı 35 dereceyi aştı. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?
“İklim Değişikliği” ifadesi işin boyutunu küçültüyor. Ortada başlı başına bir iklim felaketi söz konusu... Dünya ısısının yükselmesi yakın bir gelecekte çok sayıda bitki ve hayvan türünün neslini tüketecek. İklime dayalı göç dalgaları yaşanacak. Dünya üzerindeki her birey çevreyle ilgili her konuda çok daha duyarlı olmak zorunda... Yoksa gelecek kuşaklara bir kâbus devredeceğiz.
Ülke olarak son 10 yılda tarım alanlarının yüzde 5’ini kaybettik. Dünyada üretilen gıdanın yüzde 30’u çöpe gidiyor. Her 9 kişiden biri açlık çekiyor. Çocuk ölümlerinin yüzde 45’i yetersiz beslenmeden kaynaklanıyor. Günümüzde sadece üretim, verim ve kalite artışına odaklanmak yeterli değil.
Tarımsal üretimin en az çevresel zararı yaratacak biçimde planlanması da çok önemli. Tarım ve gıda sektörünün ekolojik ayak izi epey büyük. Tarım küresel karbon salınımında ciddi bir paya sahip. Temiz su kaynaklarının yüzde 70’ini tarım kullanıyor. Tarımsal aktiviteler iklim felaketinin boyutlarını büyütme konusunda önemli bir etki yaratıyor. Küresel olarak sürdürülebilir bir gıda sistemi kurmak istiyorsak, tarımda temiz ve akıllı üretim sistemlerinin kullanılması şart.
Bugün Türkiye için gıdada bağımsızlıktan söz etmek istiyorsak birincil hedefimiz sürdürülebilir tarım ve sürdürülebilir gıda olmalıdır. Borsa olarak çevreye karşı daima çok hassas politikalar izledik. 2019 yılı itibariyle de 14001 çevre yönetim kalite sistemini kurmak ve örnek olmak, farkındalık yaratmak için borsamızın karbon ayak izinin hesaplamak için çalışmalara başladık. Çünkü bizler doğal kaynaklarımızın bizim en büyük zenginliğimiz olduğuna inanıyoruz.
Sizce Türk ekonomisinin düze çıkış formülü ve aydınlık yarınlara ulaşmasının anahtarı nedir?
Dünyanın zirvesindeki ülkelerle yarışan ve çağın tüm gereklerini kapsayan bir eğitim sistemi ve donanımlı nesillerin ülkeyi taşıyacağı üretim ekonomisi... Tarımda, sanayide, bilişim sektöründe; kısacası her alanda daha fazla üretmeye mecburuz. Daha nitelikli üretim yapmalıyız. Tasarıma, markalaşmaya, ARGE faaliyetlerine önem vermeliyiz. Yüksek faiz ve bir türlü kırılamayan paradan para kazanma anlayışı bu sürecin önündeki en önemli tehditlerden biri. Merkez Bankası’nın son faiz indirim kararı ve bu indirimin arkasının geleceği yönündeki kararlılığı bizlere üretime yönelme konusunda bir çıkış sunuyor. Bu çıkışı kaçırmamalıyız. Tabii ki tüm bunları yaparken de ülkemizin en büyük zenginliği olan denizini, güneşini, havasını, toprağını, suyunu, ormanını, kurdunu, kuşunu korumalıyız. Bu konuyu hem ülke yönetenler hem de bireyler olarak mutlaka içselleştirmeli ve önceliklendirmeliyiz...
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |