2019 Yerel Seçimleri'nde Fatih Belediye Başkan Adayı olan İYİ Parti Kurucular Kurulu üyesi İlay Aksoy, partisinden istifa ettiğini açıkladı.
Aksoy, "Sessiz işgale dönüşen göç ile daha etkin ve kurumlaşmış bir yapıda ve destekle mücadele edebilme imkânını bulacağım Demokrat Parti’de, 06.03.2022 tarihinden itibaren çalışmalarımı yürüteceğimi paylaşmak istiyorum" ifadeleriyle Demokrat Parti'ye katıldığını açıkladı.
AKŞENER'E TEŞEKKÜR
İlay Aksoy, "Kurucusu olduğum İYİ Partiden ayrılırken ilk başta Genel Başkanı olan Sayın Meral Akşener’e şükranlarımı sunar, birlikte kurmuş olduğumuz parti sayesinde sahsıma tanımış olduğu fırsatlardan ötürü kendisine her daim minnettar kalarak teşekkür ederim" dedi.
İlay Aksoy'un açıklaması şu şekilde:
"2009 yılında hazırlıkları başlayan ve 2011 yılından itibaren âdeta ülkemizin istila edilmesinin yolunu açan göç politikası, kuşkusuz ki devletimizin zarar görmesine, vatandaşlarımızın fakirleşmesine, gençlerimizin geleceğinin elinden alınmasına ve 81 ilimizin demografisinin değişmesine sebep olan en önemli sorundur.
İYİ Parti’nin 2019 yılında, İstanbul Fatih ilçesinde belediye başkanı adayı olduğum süreçte gördüklerim, yaşadıklarım beni derinden etkiledi. Çok yakından takip ettiğim Karagümrüklü millî futbolcumuz, 16 yaşındaki evladımız İsmail Bayar’ın, 8 Suriyeli tarafından bıçaklanması sonucunda hayatını kaybetmesi de benim için bir dönüm noktası olmuştur. 2019 yerel seçimlerinden itibaren, vatandaşlarımızın tarif ettiği şekliyle, ülkemizin âdeta İsrail'in Filistin’i işgal ederken izlediği yol gibi; uğramakta olduğumuz sosyolojik, ekonomik ve güvenliği de içeren demografik saldırıya karşı, en etkin şekilde mücâdele etmeyi Mustafa Kemal Atatürk’ten almış olduğum yetki ile görev bildim.
Geldiğimiz noktada ülkemizde bulunan özellikle Batı ve Batı destekçisi fonlanmış, takındıkları “hümanizm” maskesiyle ülkemizin değil Batı’nın çıkarına hizmet eden kişi ve yapılar, Avrupa’nın göçmen deposu olmamız ve böyle de kalmamız için yoğun çaba sarf etmekte. Uluslararası hukuk ve iç hukukumuza aykırı şekilde, Türk vatandaşı yapılması istenen resmî rakamda, 3 milyon 641 bin 370 kayıtlı Suriyeli bulunmaktadır. Kayıtsız Suriyeliler, Afganlar, Afrikalılar vb. İle ülkemizde en az 8 milyon göç etmiş kişinin yaşadığı belirtilmektedir. Bunlardan ülkemizde bulunan 3 milyon 641 bin 370 kişilik Geçici Koruma Statüsündeki Suriyelinin Türk vatandaşı yapılmasını isteyen yapıların karşısındaki en büyük ve tek engel, kuşkusuz ki 1951 Cenevre Sözleşmesidir.
Dönemin Demokrat Partili devlet adamları önce 1951 Cenevre Sözleşmesine ve ardından Süleyman Demirel başkanlığında Adalet Partisi de 1967 New York Protokolünde ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyayı gözetip coğrafi çekince şartı koyarak bu sözleşmelere taraf olmuştur. Türkiye, bu iki mutabakata dayanarak sadece Avrupa’dan gelenleri mülteci kabul etmekte. Türk ve Türk akraba soylu olanların da birey ya da toplu hâlde ülkemize gelip yerleşmek isteyen ve başvurusu kabul olunanlarına da göçmenlik statüsü vermektedir. Gürcistan’dan başlayıp Hatay’da sona eren kara sınırımızdaki ülkelerden (Avrupa hariç diğer ülkeler) mülteci kabul etmemektedir. Bu coğrafi sınırlama bugün, tıpkı Montrö Boğazlar Sözleşmesi gibi, Batı’nın engeli bizim ise en önemli garantimizdir.
Coğrafi çekince şartı gibi bir kazanımı ülkemize kazandırmasını teminat bilerek, sessiz işgale dönüşen göç ile daha etkin ve kurumlaşmış bir yapıda ve destekle mücadele edebilme imkânını bulacağım Demokrat Parti’de, 06.03.2022 tarihinden itibaren çalışmalarımı yürüteceğimi paylaşmak istiyorum.
Kurucularından olduğum İYİ Parti'den ayrılırken ilk başta Genel Başkanı olan Sayın Meral Akşener’e şükranlarımı sunar, birlikte kurmuş olduğumuz parti sayesinde sahsıma tanımış olduğu fırsatlardan ötürü kendisine her daim minnettar kalarak teşekkür ederim. Veda sözlerimi yazarken özellikle İYİ Parti teşkilat üyelerini kaleme almak istiyorum. Yurdumuzun dört bir tarafında birbirinden çok kıymetli artık aile gibi olduğum birçok dost edindim.
Bu süreç içinde birlikte ağladığımız, güldüğümüz, kaygılandığımız, şehitlerimiz gelirken sabahlara kadar panik içinde takip ettiğimiz abilerim ve kardeşlerimden özellikle haklarını helal etmesini rica ediyorum. Onların sayesinde dayanışmanın ne kadar kıymetli olduğunu ve vatan sevgisinin paha biçilemez olduğu kadar, yıkılmaz olduğunu da görmek benim şahsi mücâdelemde bundan sonra da önemli yer tutacaktır.
Ülkemizin geçtiği bu karanlık günlerde “ben” değil, “biz” olma felsefesi ile devr-i sabık yaratacağımız (hukuk önünde herkesin hesap vereceği) tam bağımsız Türkiye için mücâdele etmeye devam edeceğim."
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |