Yürütülen yanlış tarım politikaları dolayısıyla çiftçinin kan ağladığını ve evine ekmek götüremediğini ifade eden Başkan Gruşçu, üretimin azalmasıyla birlikte artan ithalatın Türkiye’nin ekonomik yapısına büyük zarar verdiğini belirtti. Gruşçu, “2019’da Cumhuriyet Dönemi’nin ithalat rekorlarına kısaca bir göz atalım: “14 milyon ton hububat ithalatına 3,2 milyar dolar ödeme yapıldı. 3,6 milyon ton mısır ithalatına 703 milyon dolar ödeme yapıldı. 1 milyon 48 bin ton yağlık ayçiçeği tohum ithalatına 418 milyon dolar ödeme yapılırken aynı zamanda Dünya ayçiçeği ithalatında da birinci olduk. 81 bin ton patates ithalatına 44 milyon doları yabancı ülke çiftçilerine ödedik. 116 bin ton kuru soğan ithalatına 34 milyon dolar cebimizden yabancı ülkelere gitti. 28 bin ton zeytinyağı ithalatına 47 milyon dolar ödeme yapıldı. 172 bin ton susam ithalatına 267 milyon dolar ödeme yapıldı. Cumhuriyet Döneminde kırdığımız ithalat rekorları sadece bunlarla sınırlı değil. Aynı yıl, 510 bin ton arpa ithalatına 109 milyon dolar ödeme yaparken; 154 bin ton pirinç ithalatına 102 milyon dolarlık ödeme yapıldı. Bu ithalat Cumhuriyet Döneminin ithalat rekorudur. Dünya buğday ithalatında birinciyiz. Pirinç ağırlıklı olarak Çin, İtalya ve Yunanistan’dan alındı. 2019 yılında 951 bin ton pamuk ithalatına 1,6 milyar doları yine yabancı ülke çiftçilerine ödemiş olduk. Şeker fabrikalarını özelleştirmenin ardından ise Brezilya, Cezayir ve Fas’tan 65 milyon dolarlık 169 bin ton şeker ithal ettik. 2019 yılında Uruguay, Brezilya ve Çekya’dan 689 bin büyükbaş hayvan ithal ederken, 82 bin baş koyun ithalatına 14 milyon dolar ödeme yaptık” dedi.
"TEFECİLER BİLE DAHA VİCDANLI"
Başkan Gruşçu, “Sayın Bakan Bekir Pakdemirli tarımda dünyada dördüncü, Avrupa'da birinciyiz dedi. Bakan bey haklı çıktı. Gerçekten de Türkiye tarım ithalatında dışa bağımlı olmaya ve rekor kırmaya devam ediyor. Bunlardan ne yerli olur ne de milli! Bunlardan ancak israf ve iflas hükümeti olur! Üreticilerin, kamuya ait birikmiş, ertelenmiş veya gecikmiş tüm ödemeleri için mutlaka çözüm bulunması gerekiyor. Tarım Kredi Kooperatifi üreticiye yüzde 41 faizle kredi kullandırdı. Tefeciler bile daha vicdanlı. Üretimi bitirmek için çalışıyorlar. Çiftçi faizle kıvranırken, yatağını yorganını, tarlasını, traktörünü satıp borcunu ödemeye çalışırken, AKP Nijer’de 1 milyon hektar tarım arazisi kiralıyor. Türkiye'de 40 milyon hektarlık ekili alanın 3 milyon hektarı eridi. Ekili alanlarımızı mermer ocaklarına ve dev rezidanslara kurban ettik. Kendi üreticisi açlıkla karşı karşıyayken yurt dışından sıfır gümrükle buğday, arpa ve mısır ithalatının önünü açtılar. Geçtiğimiz yıl 9.8 milyon ton buğday ithalatı yapıp, başta Suriye olmak üzere farklı ülkelere un ve bakliyat hibesinde bulundular. Uygulanan yanlış tarım politikaları ve yüksek faizden dolayı çiftçi borçlarını ödeyemeyecek hale geldi. Traktör ve tarım aletleri bir bir haczedilmeye başlandı. Çiftçi kuruluşu olan Tarım Kredi Kooperatifleri, kendi ortağını icraya vererek çiftçinin ekmek teknesi olan traktörlerini haczederken sus pus olan AKP İktidarı tarihe çiftçisine düşman gözüyle bakan iktidar olarak geçecek.” ifadelerini kullandı.
YÜZDE 41 FAİZ Mİ OLUR?
Tarım Kredi Kooperatifleri'nin çiftçiye kullandırdığı kredi miktarının 2020 yılının ilk 9 ayında 7,7 milyara ulaştığını söyleyen Gruşçu, “Çiftçiler, kamu bankalarına 89 milyar 11 milyon lira, yabancı bankalara 22 milyar 240 milyon lira, yerli özel bankalara 11 milyar 690 milyon lira borçlu. 2020 Eylül ayı itibariyle bankalarca kullandırılan toplam kredinin yüzde 4,3'ü takibe düşmüş durumda. Tarım Kredi Kooperatifleri’nin faizlerinin yüzde 41’lere kadar çıktı. Faiz 2020’de düşse de üretici geriye dönük borçlarını ödeyemediği için bitip tükendi. Geçmişte yapılan yapılandırmalar ve özellikle 2018 ve 2019 yıllarında uygulanan yüksek faizden dolayı çiftçinin borcu katlanarak arttı. Çiftçi, artık borcunu çeviremeyecek duruma geldi. Üreticilerin deyimiyle Tarım kredi kooperatifleri yasal tefecidir. Tefeciye gidip borç istediğinizde kooperatiften daha vicdanlı davranıp daha düşük faizle borç verir, diyerek uygulanan faiz politikalarını eleştirdi. Milletin efendisini, köle ettiler. Ele güne muhtaç ettiler diyerek tepki gösteren genç Başkan, Tarım Kredi Kooperatifleri tüm haciz işlemlerini ve icra takiplerini 31 Mart tarihine kadar erteledi ama yine faiziyle erteleniyor. Bugün borcunu ödeyemeyen Nisan'da faiziyle birlikte birikmiş borcu nasıl ödeyecek? diye sordu.
BAŞKA BİR TARIM MÜMKÜN!
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve ekibinin başlattığı Başka Bir Tarım Mümkün projesinin Türkiye'ye başarılı bir model olduğunu söyleyen Başkan Gruşçu, "İzmir Tarımı adı verilen bu yeni modeli, İzmir’den başlayarak tüm Türkiye’de yeni ve farklı bir tarım ekonomisi inşa etme projesi olarak tanımlıyoruz. Bu modelin kentte adil gıdaya erişimde, kırsalda ise kuraklık ve yoksullukla mücadelede önemli bir rolü olacak. Tarımda dışa bağımlılığımızı sonlandırmak için geliştirdiğimiz, İzmir’den doğan yepyeni bir vizyon. İzmir’de yaklaşık 1,5 milyon kişi ekmeğini tarımdan kazanıyor, Üstelik Türkiye’nin tarımsal üretiminin çok önemli bir miktarını İzmir karşılıyor. Dolayısıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin en temel önceliği, bu toprakların bereketini arttırarak refahını büyütmek, bu kentte yaşayan insanların sağlıklı gıdaya ulaşmasını kolaylaştırmaktır.” diye konuştu.
KURAKLIK VE YOKSULLUKLA MÜCADELE İÇİN İZMİR TARIMI
İzmir Tarımını Türkiye’de bugüne kadar uygulanan tarım politikasından ayıran iki temel özellik olduğunu vurgulayan Gruşçu, “2019 verilerine göre Türkiye’de suyumuzun yüzde 77’si tarım için kullanılıyor ve bu durum acilen değişmez ise yakın bir gelecekte içme sularımız tehlikeye girecek. İzmir Tarımı, ekonomik değeri yüksek ve suyu az tüketen stratejik ürünleri destekleyerek tarımsal sulamada harcanan suyu yüzde elli oranında azaltmayı hedefliyor. Kuraklığa karşı çiftçimizi ve şehrimizdeki milyonları koruyor, içme suyu kaynaklarımızı teminat altına alıyor. Yeni politikamızın ikinci farkı ise yoksullukla mücadele hedefi. Biz tarımı sadece tarlada yapılan ve sonlanan bir zirai faaliyet olarak görmüyoruz. İzmir Tarımı, tohum aşamasından başlayıp son tüketiciye uzanan tüm süreçleri kapsıyor. Satış ve pazarlamayı en baştan planlayarak ürünlerimizin katma değerini büyütüyor, yoksullukla mücadele ediyor ve refahı arttırıyoruz” dedi.
ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ
Uygulanan İzmir tarımı modelinin yoksulluğa ve kuraklığa karşı atılmış bir adım ve Türkiye tarımının kurtuluşu olduğunu belirten Başkan Gruşçu, “Yerli ve millî olmak, sözde değil, özde olması gereken bir meseledir. Bir memleket düşünün, sınırlarını korumak için binlerce şehit vereceksiniz fakat o sınırların içindeki vatan toprağını kaderine terk edeceksiniz. Yerli ve milli tohumlarımız hızla yok olurken, yabancı tohumlara teşvik vereceksiniz. Kültürümüzü, köklerimizi ve geçmişimize ait ne varsa her şeyi inşaat sektörüne kurban edeceksiniz. Büyük bir ustalıkla, tarımın doğduğu topraklarda tarımı yok etmeyi başaracaksınız. Bizi biz yapan toprağımızdan, suyumuzdan ve doğamızdan daha yerli ve milli ne olabilir? Tarım tekelleri daha da büyüsün; yabancı şirketler borç batağı altında ezilen köylümüze daha da fazla ithal tohum, daha çok ithal ilaç, ithal yem ve hayvan satsın diye; topraklarımızın kuraklaşmasına ve halkımızın yoksullaşmasına asla izin vermeyeceğiz” dedi.
ŞU ANKİ İŞGALLER ASKERLE DEĞİL, TOHUMLA VE İLAÇLA
Gruşçu, “Milletimiz için yoksulluğun ve topraklarımız için kuraklığın kader olmadığını çok iyi biliyoruz. Eskiden savaşlar topla tüfekle, işgaller askerlerle ve postallarla olurdu. Bugünün savaşları ve işgalleri ise tohumla, ilaçla ve topraklarımızı çoraklaştıran, köylümüzü esir eden yanlış tarım politikaları ile oluyor. Bu ülkenin her karışını korumak için mücadelemizi son nefesimize kadar sürdürmeye kararlıyız.” diye konuştu.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |