Uzuner ve Uhri’den Kurda, kuşa, aşa söyleşisi

Ekoloji, çevre mücadelesi ve iklim değişikliği eksenindeki konuları ele aldığı kitaplarıyla da tanıdığımız ünlü yazar Buket Uzuner, çocukken ailesiyle İzmir Fuarı’na çok geldiklerini söyleyerek, “Annem arkeolog olduğu için müzeler çok kıymetli bir şeydi bizde. Geçmişin, tarihin, geçmişte bu topraklarda yaşamış insanlar ile bizim sonradan gelenlerin ayrımını hiç yapmadan büyüdük. Toprağa sahip çıkma anlamında, bu çok önemli. Zaten başka türlü de toprağa sahip çıkılamıyor.  Toprak alınıp satılabilen bir şey değil. Bunun farkına vardığınızda dünyaya farklı bakıyorsunuz. Tabi bu da arkeoloji bilmekle ilgili. Değişimin artık tek yolu, tabiatın alınıp satılamayan bir şey olmadığını anlamak. Biz de tabiatın bir parçasıyız. Benim yapmaya çalıştığım şey bu, bunu insanlara ve kendime hatırlatmak. Çünkü ben de bir insanım ve bu dünyanın bir ürünüyüm” dedi. 

Bir edebiyatçı olarak tüm bunları hikâye içinde anlatmaya çalıştığını ifade eden Uzuner, “Çünkü insanlar olarak hikâyelerden öğreniyoruz. Arkeoloji ve mitoloji de öyledir, hep hikaye içinde öğretir insana. Bu yüzden edebiyat ve sanat çok önemli. Bizim yaptığımız da tam olarak bu. Tabiatla tabiatın bozulması ile ilgili hikâyeleri anlatmaya çalışıyoruz. Tabiatın bir parçası olduğumuzu özellikle gençlere hatırlatabiliyorsak ne mutlu. O yüzden buradayım. Bu iyi iş yaptıkları için, Tunç Soyer ve Neptün Soyer’e teşekkür ediyorum. Çocukluğumun İzmir Fuarını yaşattıkları için teşekkür ediyorum” diye konuştu. 

İzmir Türkiye’ye örnek olacak